Mütavazi olmalıyız. Çünkü gelip geçiçiyiz ve unutulacağız. Hayat başkalarına muvaffakiyetlerimizi anlatmak için geçirilmeyecek kadar kısadır. -- Carnegie [Paylaş]
E-mail: Şifre: Facebook ile bağlan Üye ol | Şifremi Unuttum
Türkiye Şiir Platformu
ANASAYFA ŞİİRLER Edebiyat Defteri YAZILAR Edebiyat Defteri FORUM Edebiyat Defteri ETKİNLİKLER Edebiyat Defteri NEDİR? Edebiyat Defteri Kitap KİTAP  Edebiyat Defteri Tv TİVİ Edebiyat Defteri Sesli Şiirler MÜZİK Edebiyat Defteri BLOG Edebiyat Defteri Atölyeler ATÖLYE  Edebiyat Defteri BİCÜMLE Edebiyat Defteri ARAMA Edebiyat Defteri İLETİŞİM



Kitap Ara:
Kitap Kişi
Roza Yayınevi

Roza Yayınevi

• Roza Yayınevi Kitapları | • Roza Yayınevi İletişim Bilgileri | • Roza Yayınevi Hakkında Bilgi
Sitemizde Roza Yayınevi isimli yayınevine ait Toplam 63 kitap bulunuyor.
Fahri Maden

Roza Yayınevi

Geçmişi binlerce yıl öncesine uzanan Kastamonu, tarihin her dönemine ait izleri bünyesinde barındıran Anadolu'nun nadir kentlerindendir. Zira bu kent eski çağlardaki önemini Pers, Roma ve Bizans dönemlerinde kaybetmediği gibi Türk hakimiyetinde de muhafaza etmiştir. Seyyahların güzergahında bulunan Kastamonu gayet ucuz ve yaşanılabilir bir yerdir. Türk hakimiyetinde bu kent pek çok imar ve yapı fa..»»
Muhammet Lütfü Kaya

Roza Yayınevi

İki laf, bazen hayattır, bazen hayata son... Umudun intiharı, düşlerin katli, yarınların kıyametidir. Bazen kıyamet sonrası diriliş, bazen mahşer, bazen sağdan gelen amel defteridir. İki laf, sıratı yıkar, cehennemin kucağına bırakır adamı, cennete köprü olur belki, kevser suyuna kavuşturur. İki Lafın Arasında, lafın en güzeli, şiir ile hayatı, hayatımızı izahtır biraz. Kaldırımlarda unutulm..»»
İsmail Özmel

Roza Yayınevi

Düşüncenin hür ufuklarına doğru bir yolculuk.. Tarih, kültür, edebiyat, sanat, medeniyet, insanlık üzerine bir nehir söyleşi ***55 Soruda Düşünen İnsan*** Medeniyet, kültür ikliminde yapılan bu düşünce temrinleri bir ışıklandırma çalışması. Kıyıda kalan, görülmeyen, duyulmayan hususlara işaretler sunuluyor. Sorular ve cevaplar ile gelişen bu nehir söyleşi bizleri bir kez daha derin tarihimiz..»»
Yuja Dab

Roza Yayınevi

Ayinden sonra, ellerimin kirini yüzüne sürmeğe başladığım dünyada bir oyuncu eksik. Ne yöne gideceğime karar verdiğim saat çoktan göçmenleri uğurlamış ve o tiksinç, kurtlu aynaya tekrar bakmaya yönelmişim. Yönelmişim, diyorum, çünkü bu durumdan bihaberim Bay Larva! Seni ipe götüren o hisse ulaştığımda o merdivenleri tekrar inmeye başlayacağım. Ölmüşsün, neden ağlamam gerektiği hakkında hiçbir fikr..»»
Duygu Şafak Çay

Roza Yayınevi

Rüzgârda yaprak savrulur gibi yaşıyoruz dünyada. Bin bir yüzü var üstelik bu tuhaf gezegenin. Kimi güzel kimi çirkin, kimi neşeli kimi kederli, kimi içten kimi sahtekar. Biten Nehir'de yazar, şaşırarak bakıyor dünyanın her bir yüzüne. Karanlık ve aydınlık nasıl koyun koyuna ise evrende, insan neslinin de iç âlemleri hem karanlık hem de aydınlık. İyi de bizde, kötü de... Yaşatan ve sağ eden de, ..»»
Ahmet Koyuncu

Roza Yayınevi

Bugün dudaklarımı, o ısırsın diye boyadım. Çiçeğe su verdim. Hay aksi… Gözlerime su vermeyi unuttum. Heyecandan işte… Bir aynanın karşısına geçip, yüzümdeki çizgilenmelerin uyumuna, gözlerimin büyüklüğüne baktım. Tanrım, gözlerim hiç bu kadar büyük olmamıştı. Ve dalıp gittim… İkimizin, yalnızca ikimizin olduğu düşlere. Düşlerim hala tamamlamamıştı dönencesini ve anımsam..»»
Abdurrahman Memiş

Roza Yayınevi

Beden bizim toprak yanımızdır; doğar ve ölür, gelir ve geçer… Alınan ilk nefesle verilen son nefes arasında sınırlıdır onun varlığı. Oysa can öyle midir?  Bilinmez bir ülkenin mensubu, ucu bucağı belirsiz bir yolun yolcusudur o. Kafeste durmayan, dünya sürgününe sığmayan işte bu yüzden sürekli dalgalanan yanımızdır. Can ve Nefes soluğunu ense kökümüzde hissettirecek şüph..»»
İnci Kandemir Sert

Roza Yayınevi

Tavan arasındaki soytarının günlüğü... Derme çatma bir ambar gibi biriktirilen anılar... Gözleri iri, gönlü çatlak bir avare... Sersefil sözcükler can bulmuştu cam gibi gözlerinde. Bombardıman edilmiş yitik çocukluğuna… Kaç zamana denk gelen Sultan Mehlika Abla şahitti buna. Aygır kediler bile daha da büyüdüler. Tıkır tıkır çocukluğunu yediler.»»
Johann Heinrich Pestalozzi

Roza Yayınevi

Yüzeysel eğitim teorilerine karşı bir duruş sergileyen yazar, modern ve bireyi yükseltmeyi hedefleyen eğitim anlayışını toplumun kurtuluşu, aynı zamanda da yükselişi olarak ele alıyor. “Çocuğunu Nasıl Eğitirsin” sorusuna cevap vermek için yakın bir dostuna hitaben uzun mektuplar yazma yolunu seçmiş. Pedagoji alanına ilgi duyanlar bu eserde birçok tezi ve antitezi bir arada görebilecektir. Yazar..»»
 « Önceki sayfa   1   2   3   4   5   6   Sonraki sayfa » 
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.
Kapat Çerez Politikamız