Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
İbrahim Çelikli.
İbrahim Çelikli.

Tırtar / İlkaşk - Leyl

Yorum

Tırtar / İlkaşk - Leyl

( 6 kişi )

5

Yorum

8

Beğeni

5,0

Puan

1601

Okunma

Tırtar / İlkaşk - Leyl

Tırtar / İlkaşk - Leyl










































o serseliklerimiz, atasızlıklarımız ,
haylazlıklarımız filen…
galmadı gari canııım
hemi deee nassı valla
anam olmaycak bişiy bile istesin
derakab !
“hu işi höyle edersem,
evdekinner sevinir” deye
aklıma bişiy gelse,
anında!

esgisi gibi,
böyükleri gızdırıp tüngüldetcek
sinirlendirecek
güplere bindircek,
evdeki asabiyet gatayısını
yünseldecek bi durum
asla!
ve kat’a
valla bi hanımevladı oldum evde
mübala(ğa) deği(l)

o olur-olmaza sinirlenen,
köpeğe oş,
tavığa kiş deyen
ayağıma bastı deye bücüğü
mızıldadı deye çocuğu
çitme attı deye beygiri
dengi davşımadı deye eşşeği
topal eşşek sudan gelinşeye gadak döğen
hiş bi mahlıka “Allah yaratdı” demeyen ben
bi(r) nevi
peygamber sıpası oldum vesselam

o her şeye zıt geden
çoluk-çocuğa het-hüt deyen
söğüp-sayıp, silip-süpüren ben
garıncayı incidirin deye
yere basmaya gorkar oldum
elhasılı kelam;
melaike gibi bişiy oldum canım
o esginki kert-kortluğum filen galmadı
görseniz inanmazsınız valla
sevda böyle bişiy işdecik
ilazım değiliken çalıdan diken goparsam
vizdanım ıratsız oluyoru
kendi kendime “neye” deyon gece
gözlerime uyku haram oluyoru
ta öyle!

emme bazı-bazı da canım sıkıldığında
Özlemin hayalının gülüvürüşü bana yetiyo
bazan da
ürüyamda da ossa;
“seni mi bekleycen,”
“kim isderse ona varın”
“ben köye gelin olman”
ya(hu)t da “anam bili” falan deyiviriyo ya
işde o zaman?
o zaman bu iş yatar deye
valla deliriyon

sankı hayalı “bobam bili” dese
bobası köye verceğmiş ğibi
anasından gorkuyodum işin aslı
fellik fellik gaçıyodum ondan
oyusa oldu-bitdi,
ğeldi-geşdi
anasıynan ne garşı garşıya ğeldik
ne yüzünü ğördüm
ne sıfatını bilirin
ne simam tadıdık garıya
emme o zamannar çok güna(hı)nı aldım
cellat sanıyodum garıyı
zebani gibi geliyo(r)du bana
Özlem olmayan herkeşi anası sandım

ben ağşama gadak Özlem’i sayıklayon ya
gece boyu da Özlem hayalımdan
düşümden gedmeyo gatliken
bi de anası olmadık zaman
garşıma çıkıyo
aramıza ğiriyo
gan ter içinde uyanıyon
uruhum sıkışmış
yasdık yorgan cımcılık..

nere ğedersem gedeyin
nerden geli(r)sem geleyin
gözlerim Özlemin oluvucağı yerlerde
bi kölge geçivise
yaprak gımıldayvısa,
irkiliyon
solu(ğu)m daşıyo
her gördüğümü o sanıyon
oyusa kim benzeye bili(r)ki ona..
Allahın en gözel nimeti
her şeyden gözel
harşeyden datlı
gıymatlı
gıymatlıııımmm…

bilseniz içimde ne delilikler esiyo
aklıma ne çılgınnıklar geliyo
mütamadiyen Özlemi düşünüyon ya
sahat kaç olusa ossun
çıkıp varmak
alıp-ğaşmak
ya da heş değilise
camda da olsa
kölgesini de olsa ğörmek namına
gecenin geç yarısında
aklıma neler geliyo neler
sahat kaş deye düşünmeden
gecenin leylisi olmuş
yes ediyon.. ver elini Ortamalle
zabahın seheliymiş
ayazın eseriymiş fark etmeden..
hani olur da dama çıkmış
camdan bakmış olursa
görme ehtimali varımış yoğumuş hesap etmeden
ayaklarım beni eletmiş o yanna!

len ben Özlemi ıcıcık
son bi tefa ğörmeğ uçu
nerelerde zabahlayon
eyi de “esgercilik”de nasıl ta(ham)mil edecen
aman canım onu da o zaman düşünürüz
benimki de keyfe keder
sanki her şeyi halletdik de
anasını sattımın

emme hinci ğetmeli
dayısığilin evlerinin öğünden geşmeli
garşılardakı çelenlere sinmeli
köpekler havlamış
dayısığil dışarı fırlamış
umrumda mı

yerden bi çiğil almalı
cama atmalı
ya özlem o odada yatmayosa
ya dayısı çıkarsa
“-ulen çocuk senin zavırına”
demeye gakarsa
bi gocaman daş da sol elime
n’olur-nolmaz, olmaz olmaz
olur ya iki kişi çıkarsa
bi birine, bi ötekine
ya da dabana guvvet gaçacan
aklıma neler geliyo neler
yüre(ği)mde bi gümbürtü
va!

va!
ben nezman geldim buruya
çiğili nerden nezman
çiğili tam atacan
“-boş ver” deyon kendime “-boş ver”
Özlem bilse düşlerimi
valla hakır hakır güler
ben de gülüyon anasına satayın

yanıma ğadar geliyo
goca-ğoca köpekler
benden yana dizgirdiyollar
hırlayollar
onarı görünşe barabar
ben de sıkışmışıyın,
fark etdim emme nası(l) edecen
zati orda olcak şey deği(l)
ıçcık höyle sivişebilsem

orada cımıcık debelenivisem
hepiciği her yerden
-üst ayağa gakacak -
ne var, noluyo deye
etiraf gonşular dam başına çıksalar,
etirafdakı evlerden desdiliklere üşüşseler,
“bu adamın bu sahatda
işi ne burada”
“len sen ne .ok yeyon” deseler
hırsız dutsalar
ele-ğüne irezil olacaz valla,
dile düşmek işden bile deği(l)
ya da bu kel döyüs,
dün yalaklandığını unudup da
“etişin gonşular
bu itoluit hırsızlığa geldi”
der mi?
der
elin ağzı kesen de büze mi bilecen
………
hayalarımı bile sıkıyon
eğişiyon filen emme narasın
ganereler açcık aralaşdılar da
ordan dabannarı yağladığım gibi
yampiri-yumpiri

Özlemin görce(ği) yerleri aşıtladırına-aşıtlatmaz
bi guytu da ıra(ha)tlayıvıdım
nassı(l) ıratladım
ulen az da (ha) sırra gadem basamacağımışıyın
ele ezzatını
o hale gelene ğadak nerdeydim
nettim
dünnede deği(l)miydim acabına
töbeler töbossun az daha
altıma goyvurayazcamışışıyın…

i(n)san havas olunca
sırf zevdasını düşünürkene
unuduyo dünneyi de
kendini de
bu ğadar da olu(r) mu emme
oluyo işde..
normel i(n)san hali deği
Allah var hinci
insan melaikeleşiyo valla
emme meleklerde
sıkışıyo mu acaba
işde asıl deva burada

o ğadak da fark oluvusun
canım sağolsun

























hele bi de köpekler
sıkışdırsa file etseydiler
………
o değilden ben gene
çal(ı)lığın yolunu dutdum
Garadayının camlara kilitlendim
bireşden gene davetsiz musafirler de
yenitten çallığın ora ğeldiler

yalbastılardan ikisi de çatışmış
biri de(y)zemgilin gancık köpek
ötekide Al(i)day(ı)ların kör güdük
Şeytan Alinin sürü köpe(ği)
Başarannarın Almalıkdan
iki ğutu burçak gırmasına peydahlamış ya
ülen ikisinin arasına bi sırık endirecen
emme nüsubet kirt bişiyidin
depesine vurup öldüresin

çoluk-çocu(ğu) yoldan geçirmez
Deli Ğelin sahannıkdan file “oşt” dese
bana mı deyon demez
aldırdığım file yok nineyeyin
guduruk , sinece filen olularımış
aklıma geliyosa namerdin
ganarelerin peşleri sıra gıçıgırıg biri
onara etişmeye çalışıyo
gıçını sürüye sürüye
gene de guyruğu dim-dik neyeyse
gülesime ğediyo
Alla(hı)n yarattığı mafluk
umurumda deği emme
bi(r) hırlamaya havlamaya gakmasınnar da
bana ne..

gözüm Özlemin geşçe(ği) yerlerde
“ülen de(y)zo(ğ)lu vala billa haklı” deyon
“enikleri daşlayalak öldürüyo” deye
ardından dezeoğlunu gayarlardım bi de
içimden olsa nee;
ha gerşi dışımdan olsa ne





haklılar..
haklılar töbossun
her sene her sene altışardan
bi köpeg alsan
üş seneye varmaz köpeg sürün olu(r)
depit mi yeter len

demek ki(y)ne,
çoğ olan şeyin gıymatı olmayo
hani anası gızını çırak çıkarıkana
“her gün yenen soğan olma
ayda yılda gelen bayram ol” derimiş ya
aklıma neler neler geliyo yau
film gibi
“her şeyin azı garar
çoğu zarar” deler ya
her şey ille direm direm
emme köpeg yerine goyunnarı altışar guzlatmanın
imkanı olsa;
…….
emmee ya onnar da ısdırısaaa
Nasırattın Hocanın dediği gibi
öyle üreseler gır-bayır mı yeter len
ya gışın.. gırmayı samanı nerden bulacan
sen bulamazsan
onar da canavar olur etirafa saldırır valla
o hesap;
epap Alla(hı)n işine bek garışmaya bakma
bili(r) bili(r) işler vallahi
……..

aman, neyise,
bana ne
de
valla Alla(hı)n işine garışmaya ğelmez
vardır bi bildiği,
senin ne üsdüme farz
o O’nun işi
..

güçcüğükenden belli köpekden bek gorkarın
bi tefasında dibek döğmeye ğetdiğimizde
Akmemetlerin goca köpeg
ölşmek gibi olmasın
ta huramdan, höyle valla
dübürümün yan(ın)dan daladıydı da
hemen teze deri sardıydılarıdı


yara tam da eyi oluyo derken
bi helaya gedeyin de bi
“ıkınıvırayın” dedimmiydi
haydi gülüüüm …
yandı keten halva
öyle-böyle dert deği valla
Allah gan düşmanıma vermesin

gıçımın üsdüne oturamayodum
olur da yara ganadıysa,
fehmetmediysem
ya da ponturun dışına filen geşdiyse deye
gayfada-pacada el yanında,
iskambil oynarkana bile
açcıcık gıynaşamayodum,

durduk yerde irezil olurun deye
ödüm sıdıyodu valla
dedim ya
ganlı-kinli düşmanımısı da
Allah gul başına vermesin
öyle bi(r) dert
dübüründen köpeğ ısdırması
..

el hasıl kelam o zamanın behrinde
epili bi gan telef etdik
de!
Allah sizi inandırsın ha deyinşe
kendime gelemediydim..
güçcüklüğümde zırtıl bişiyidim
gıçımda don durmazıdı göbeğimden
de! anam ponturuma asgı dikividiyidi
o mubarek de ıccık dar mıyıdı bilemecen
ya iliği gopardı
ya deliği yırtılıdı
olmadı asgısı sökülü(r)dü
birinden biri kesin kopuğ oludu

ulamağ uçu yerine dikdikçene gısalırdı
haralda ben böyüdükçene gasılırdı
ben dinelsem de yörüsem
gollarım gartal kanadı ğibi yana açılır
garnım içerde gambır gibi eğilelek
süscek gibi gederdim yolda-belde
yampir-yumpir de!
o gan telefinden sonura eselmedik getdi
hinci nerdeee!
eridim ğetdim
havaslıkdan!

de! deyceğin
hâlâ
aklım depemden çıkar
bi köpek havlayvısa
emme
o ğün erkekliğe su sıçratmadık işde
cühela cüretimidir
garazevdadan mıdır, nedir
belki de mükellef gişi oldum da ondan
valla kendim bile şaşıyon işdee
ne hekmetise
aşk başa ğirdimi akıl gezmeye gederimiş
yalan deği(l) valla-billa
garazevda
öyle bişiy işde

biz de sevdik
Alla(hı)ma bin şükür.
nimet sevebilecen biri
sevilmek deği(l)
almak alamamak hiş deği(l)
söz temsili Mejnun aldı mı ı ıhh..
Ferat gavışdı mı ya ah
Yusuf’unan Züleyanın durumunu bilmeyon
kaşlar tefa dinnedim
biri guyunun dibinde köle
öteki furavının garısı
sevgili oldular mı olmadılar mı annamadım

Siz?










DİPNOT
atasız : ata terbiyesinden mahrum, babasız çocukların sorumsuzlukları,
derekap: hemen, derhal, çabucak, çarçabuk, ivedilikle, acilen
kat’a: katiyetle
zıt: ters, uyumsuz
çiğil: kumdan iri, çakıldan küçük taş
dizgirtmek: fışkırtmak, siğmek, işemek
cımıcık: çok az, azıcık
üst ayağa kalkmak: birinin bütün gücüyle karşı koyması, diklenmesi ağzına geleni söylemesi, birine topyekün taarruz ya da hepsinin birlikte harekete geçmesi, diğer bütün konuların bir tarafa itilerek belli bir konuda yoğun harekete geçilmesi
eğişmek: belli belirsiz hareket etmek, kıvrılmak, bekleyerek hareket etmek, zaman geçirmeye çalışmak,
aşıtlatmak: köşeyi döner dönmez, kuytuya varınca, geçidi geçince
çatışma: köpeklerin çiftleşmesi
kancık: dişi
güdük: kısa, kısa kuyruklu, kuyruksuz, kuyruğu kesik
kirt: kavgaya hazır, inatçı, sırnaşık, şımarık,edepsiz
ninemek/niynemek/neylemek/ne yapmak: bana ne, beni ilgilendirmez, ne yapabilirim ki
guduruk / kuduruk : kudurmuş, kuduz olmuş
sinece: aniden saldırıveren köpek, sinerek yaklaşan köpek
gayar/kayar: küfür, sövmek
kuzlatma: kuzulatma, yavrusunu alma
ölşmek / ölçmek: aşağılayarak, ilenerek kıyaslamak karşılaştırmak, (uğursuzluk getirir diye kabul edilir)
ölşmek gibi olmasın : hor gördüğümü düşünme Allah senin başına da vermesin.
zırtıl: oldukça dolgun, etli-butlu
sıfat: yüz, çehre, surat



Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (6)

5.0

100% (6)

Tırtar / ilkaşk - leyl Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Tırtar / ilkaşk - leyl şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Tırtar / İlkaşk - Leyl şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
ay/su
ay/su, @ay-su
27.2.2016 10:41:59
ustadım alkışlıyorum emeğinize yüreğinize saglık
tebrik ve saygımla
glenay
glenay, @glenay
25.2.2016 23:11:22
5 puan verdi
Yine her zamanki gibi öykü tadında,
şivesiyle hoş, güzel bir şiir.

sevda insanı güzelleştirir,
iyileştirir.
Kim bilir melâike de yapar..

tebrikler,

selamlarımla..
Etkili Yorum
Celil ÇINKIR
Celil ÇINKIR, @celilcinkir
25.2.2016 21:07:51
5 puan verdi
el hasıl kelam o zamanın behrinde
epili bi gan telef etdik
de!
Allah sizi inandırsın ha deyinşe
kendime gelemediydim..
güçcüklüğümde zırtıl bişiyidim
gıçımda don durmazıdı göbeğimden
de! anam ponturuma asgı dikividiyidi
o mubarek de ıccık dar mıyıdı bilemecen
ya iliği gopardı
ya deliği yırtılıdı
olmadı asgısı sökülü(r)dü
birinden biri kesin kopuğ oludu

ulamağ uçu yerine dikdikçene gısalırdı
haralda ben böyüdükçene gasılırdı
ben dinelsem de yörüsem
gollarım gartal kanadı ğibi yana açılır
garnım içerde gambır gibi eğilelek
süscek gibi gederdim yolda-belde
yampir-yumpir de!
o gan telefinden sonura eselmedik getdi
hinci nerdeee!
eridim ğetdim
havaslıkdan!

de! deyceğin
hâlâ
aklım depemden çıkar
bi köpek havlayvısa
emme
o ğün erkekliğe su sıçratmadık işde
cühela cüretimidir
garazevdadan mıdır, nedir
belki de mükellef gişi oldum da ondan
valla kendim bile şaşıyon işdee
ne hekmetise
aşk başa ğirdimi akıl gezmeye gederimiş
yalan deği(l) valla-billa
garazevda
öyle bişiy işde

biz de sevdik
Alla(hı)ma bin şükür.
nimet sevebilecen biri
sevilmek deği(l)
almak alamamak hiş deği(l)
söz temsili Mejnun aldı mı ı ıhh..
Ferat gavışdı mı ya ah
Yusuf’unan Züleyanın durumunu bilmeyon
kaşlar tefa dinnedim
biri guyunun dibinde köle
öteki furavının garısı
sevgili oldular mı olmadılar mı annamadım

Siz?

Bir solukta okudum.

Yüreğine ve bileğine sağlık hocam.

Rahmetli dedem ikindi namazından sonra iki tane kitap okurdu.

İlk okuduğu Kuran idi.

Ondan sonra bir kitap daha okurdu. Onu okurken de gözlerinden akan yaşlar sakalından sızardı.

Eski harfle yazıldığından neden ağladığını bilmezdik. Herhalde çok acıklı bir durum olmalı ya da çok güçlü bir sevgiden bahsediliyor olmalıydı. Yıllar sonra bu okuduğu ikinci kitaba baktığım zaman bunun Fuzuli'nin kaleme aldığı Leyla ile Mecnun kitabı olduğunu görünce çok şaşırmıştım. Zira bu kitap bu alanda yazılan 29. kitap idi ve emirle yazılmıştı. Emri veren İran şehinşahı Nuşirevan idi. Verdiği fermanda Leyla ile Mecnun kıssası yazılmasını istiyordu ve daha öncekilerin hepsini okuduğunu belirtiyor ce yeni yazılacak kıssada bayat söz istemiyordu.

Ezcümle; Leyla ile Mecnun kıssası tema olrak aynı olsa da anlatım olarak baştan sona kurgudur.

Yusuf ile Züleyha aşkı Kuran'da da anlatılır. Yanlış hatırlamıyorsam Züleyha Mısır Azizi (Bugünkü Maliye Bakanı) Vezirinin karısıdır. YUSUF (AS) ve ZÜLEYHA....ÇOK ZORDU YUSUF'U GÖRMEYEN GÖZÜN ZÜLEYHA'YI ANLAMASI, ÇOK KOLAYDI YUSUF'U GÖRMEYEN GÖZÜN ZÜLEYHA'YI KINAMASI.

Hz. Yakub un oniki evladından biri olup kardeşleri tarafından kuyuya atılan Yusuf (as)ın güzelliğini hemen hemen herkes bilmektedir. Hz. Yusuf (AS)a insanüstü bir güzellik bahşedilmiştir. Bütün mahlukata verilen güzelliğin yarısının Ona verildiğini biliyor muydunuz? Onu görüp sevmemek, hayran kalmamak mümkün değildi. Züleyha’nın ona olan aşkı yüzünden suçsuz yere zindanlara atılan Yusuf (AS) ı, Züleyha o günkü Mısır’ın sosyetesine mensup varlıklı kadınların önüne çıkarınca, kadınlar ellerindeki meyve bıçağıyla meyve soyarken Yusuf (as) görünce ''Haşa, Allah için bu bir beşer olamaz. Olsa olsa güzel bir melektir.'' diye mırıldandılar.Ona bakmaktan gözlerini alamadılar ve bıçakla ellerindeki meyveleri soyacakları yerde, parmaklarını kıtır kıtır kestiler de farkına bile varmadılar. Ondaki güzellik ahret güzelliğindendi...

Züleyha...
Hz. Yusuf (as) ı kuyudan çıkaranlar onu Mısıra getirip köle pazarında satlığa çıkardıklarında,Mısır Azizi yani maliye işlerine bakan vezir ,Hz.YUSUF u görür görmez gönlüne bir sevgi düştü ve Onu satın aldı.Aziz in hiç çocuğu olmamıştı.Onu zevcesi Züleyha ya getirip:
-Buna güzel bak! Umulur ki bize faydası olur veyahut evlat ediniriz,dedi.
Çocukları olmadığı için, güzel yüzlü temiz yaratılışlı Hazreti Yusuf’u evlatlık olarak yanlarına aldılar.

Mısır Azizi ile evli olan Züleyha Mısır ın en güzel kadınlarından biridir..
Yusuf (AS) a çocukluğunda bir nevi evlat gözüyle bakan Mısır Azizinin hanımı Züleyha, gün geçtikçe serpilip gelişen ve ellerinde büyüyen bu delikanlının güzel haline, ahvaline ve muhteşem güzelliğine şahit oldukça hisleri değişir ve sonunda tutkuyla bağlanıp bütün kalbiyle Ona aşık olur.

Züleyha aşkından öyle bir hale geldi ki, her şey ona Yusuf (AS) ı hatırlatıyordu. Onun dikkatini çekmek için elinden gelen her şeyi yapıyordu. Züleyha’nın Yusuf’a duyduğu aşkın tarifini yapmak mümkün değildi.Denilir ki, Züleyha’nın yetmiş deve yükü mücevher ve gerdanlığı vardı ancak hiçbir şey gözünde değildi..'' Bugün Yusuf u gördüm'' diyen, ondan haber veren herkese mücevherlerini dağıtırdı. Aşkın ateşi ile yanan Züleyha baktığı her yerde hazreti Yusuf u görür,karşılaştığı herkesi Yusuf diye çağırırdı.Bütün servetini hazreti Yusuf un aşkı uğruna feda etti..

ÇOK ZORDU YUSUF'U GÖRMEYEN GÖZÜN ZÜLEYHA'YI ANLAMASI,
ÇOK KOLAYDI YUSUF'U GÖRMEYEN GÖZÜN ZÜLEYHA'YI KINAMASI..
Züleyha, Hz. Yusuf zindanda kaldığı süre içinde o kadar acı çeker ki, üzüntüden kederden gençliğini ve güzelliğini yitirir. O da aşkın, tutkunun ve ihtirasın bedelini bu şekilde öder. Yusuf( AS) senelerce hapiste kalır, Züleyha ise vicdanında hapseder kendini. Gözyaşı ve tövbe ile temizler günahlarını...

Yıllar sonra zindandan kurtulur ve Mısır hükümdarının baş vezirliğine yükselir. Yusuf(AS)ı, Hükümdarın Züleyha ile evlendirdiği rivayet edilir: ''Züleyha, aşık olduğu Hazreti Yusuf (AS)’ a kavuşmadan önce Rabbine vasıl olur. Yani kalbine Allah sevgisi yerleştirilir. Yıllar sonra da Yusuf’una kavuşunca dua eder, gençliği ve güzelliği Allah’ın bir ikramı olarak kendisine geri verilir. Yusuf(AS) ile evlendiğinde ise bakiredir. Zira kocası Aziz, iktidarsız olduğu için Züleyha kız olarak Yusuf (AS)la gerdeğe girer.''

Züleyha, kalbi acının anlamına dair sınırlarda dolaşmaya başlayınca Yusuf'a bir mektup yazmaya karar verir. İçindeki hallere tercüman olacak sözcükleri bulup da Yusuf'a göstermek ister. Der ki, her vasfın karşılığı bir sözcük var nasıl olsa. Ben de halimi arz edeyim sözcüklerle Yusuf'uma.

Papirüsten ezilmiş kağıdı ve sivri kalemi alır eline.


Yusuf, diye yazar namenin en başına sayfanın tam ortasına. İçinden binlerce Yusuf ses verir.

Ey içimdeki yıldızların mütercimi, ölü olmayan kuşlarım benim
Mısır'ın ruhuna mürekkebinin kokusunu uçuran Yusuf'um.
Nil'in sularına dökülmüş kandillerin aydınlığı
Gizli bahçelerden geçen yeşillerin ıslak çoğulluğu
Konuşan ağacım bana, konuşan ırmağım benim.
Işıklı yağmurum.
Gözlerimle gören ey, ey gözleriyle gördüğüm.

Yusuf, diye yazar,namenin en başına sayfanın tam ortasına.İçinden binlerce Yusuf ses verir.

En derin kuyusunda kaybolduğum ey,
Nil'in sesi geliyor, gelsin, sesim Nil'e gitmiyor, gitmesin.
Sesi bana gelmeyen, sesim ona gitmeyen ey

Züleyha sayfanın tam ortasından devam eder, Yusuf der:

Ey kalbimle seven
Ey kalbiyle sevdiğim.
Muhabbeti kolay giyilir libas olmayan,
Vahayı kaybedip çölün rahmetine düşen defterim,
Yitik tahtına gönlünce kurulan çöl misillemesi sevdiceğim,
Dağ lalesi
Çöl çiçeği

Ah benim yitik ezel gülü vasfınca sahiplendiğim,
Ah beni ezel gülü vasfınca sahiplenip de sahiplendiğini bilmeyen sevgilim,
Ah benim! Ah benim!

Ey adı gelecek zamanların ve mekanların insanlarına adımla bile baki kalacak olan,
Ey adım adıyla bile yazılacak olan
Sularıma dökülen karanlık,
Yoklarımı örten aydınlık
Tezatlarım benim,
Benim tekrirlerim
Ama muhabbetinden asla rücu etmediğim
Gün geçtikçe çoğalan benzetmelerim,
Sözcüklerim, lügatim, lisan hacmince vasıflandığım vasıfım

Yusuf, diye yazdı, namenin en başına sayfanın tam ortasına. Hala kitaptaydı kalemi, bir satır ileri geçemedi.

Bir satır ileri geçsem o hitaptan, dedi, yanacağım.

Ses verdi içinden bir ses:
Yan o zaman, yan o zaman!

Züleyha devam eder:

Ah benim Yusuf'um, ah benim, ah/senim, dedi, başka bir şey diyemedi.

Züleyha, Yusuf'a mektup yazmaya başlayınca.
Yusuf diye başladı Yusuf diye bitirdi.
Gördü ki hitaptan öteye geçemedi.
Anladı ki aşkın namesinde ser-nameden öte kelam yok.
Züleyha'nın lügatında Yusuf'tan öte sözcük yok.
Yusuf, dedi, kelamım artık sende hükümsüz.
Ama kelamımın hükümsüz kaldığı bu yerde beni küçümseme.
Bil ki kelamdan da öte sadece ah var, ah ki dünya onun üzerinde durur, gök kubbe onun hararetiyle döner.

Sürçü lisan ettiysek affola.
Onlar ermişler muratlarına
Biz çıkalım kerevetlerine

Selam ediyorum.
Etkili Yorum
VAZO
VAZO, @vazo
25.2.2016 19:36:50
5 puan verdi
i(n)san havas olunca
sırf zevdasını düşünürkene
unuduyo dünneyi de
kendini de
bu ğadar da olu(r) mu emme
oluyo işde..
normel i(n)san hali deği
Allah var hinci
insan melaikeleşiyo valla
emme meleklerde
sıkışıyo mu acaba
işde asıl deva burada

Köy delikanlısının ilk sevdası ile ilgili her türlü acı, sıkıntı, mutluluk, ilgi
ve içli,samimi duyguları, gıdası ise üzüntüdür. Her anı Özlem'in hayali ile
doludur. Özlem'e ait küçük bir söz bile onu canını sevgiliye verecek
kadar melankolik duruma getiriyor.Ondan gelen her eziyete katlanıyor.
Çektiği eziyetlerle aşk işinde olgunluk kazanıyor ve sahip olduğu yegane
varlık aşktır. Bu sebeple aşk yolunun bütün tehlikelerini canla başla kabul
ediyor. Onda ki,menfiyi müspete, kötüyü iyiye çeviren yine aşktır.Sevgiyi,
gaye edinip,herkes ve her şey sevip herkesle barışık olmuş.Ancak melankoli
onda bezgin bir kahır olarak değil, coşkusuyla hayatiyet kazanmış,umuda,
geleceğe kapı aralamış,yöresel şiveli öyküde, hayatı kapkara gösteren bir
bezginlikten çok hayatın kıymetini bilinmesini öne çıkartan ve gelecek
bölümlerde ilginç duygulara ev sahipliği yapacak öyküsel şiirinize tebriklerimle.
Saygıyla.
Pınar CETIN
Pınar CETIN, @pinarcetin
25.2.2016 18:42:28
5 puan verdi
Mükemmel ötesi
Emeğine sağlık üstad
Selam ve sevgilerimle
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL