1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1331
Okunma

Ayrılıklar hüzündür
Gülüşlerinin cam kırığı gibi parçalanması
Bin parçaya bölünüp duyguların vedalaşmasıdır
İnandığım sevdaların gölgesine düşürdüğün sızıyı
Gecelerimin koynuna alıyorum
katmerlenen özlemlerin bile
Seni unutturamıyor
Zamanı geçiştiriyorum.
Korkuyorum yokluğunun karanlığından
Islık çalıyorum alçalan kara bulutlara
Gözlerinle, nasılda mezarlar açıyor
Yas tutuyor karalar bağlıyorsun yüreğime
Senli geçen her anım
Cennetten bir köşeye dönerken
Gözyaşların ağır değil mi kendinden?
Diye soruyorum kendime
Zamanı toprağa serpiştiriyorum,
Yaşanmışlıkları,
Kalbime dayadığın namluya bırakıyorum
Kumsalın çalkantısında, el ele yürüyen sevgilileri
Bir yudum Kahvede aşkı ve geceyi sayıklayanları
Şiir yürekli martıların
çığlıklarına terkediyorum
Dilek ağaçlarına uğurlu taşlar asarken
gözlerin öyle güzel bakardı ki
Zümrüt yeşili hançerini
Kalbimin derinliklerine saplardın
Artık zamanı yargılamıyorum
Sadece yadırgıyorum, kor ateşten alıp yüreğime basarak.
Aldığım nefesi ve zamanı sana benzetiyorum,
Gitmek gibi acizlik, kaçmak gibi acınası
Yani pazartesi sendromu gibi
Her gün dönümü,
Yalın hali ile ve yalnızca uyanıp uyanıp ölüyorum.
Zamanı özlüyorum çünki zaman sensin diyorum
Süzülüyorum gözlerinden, gözlerinden öpüyorum
Yine de her defasında
Vedaya el sallayanlar aşıklar gibi
Kahır mektupları yazmıyorum sana
Ne olursa olsun birgün gelecek düşlerin
Ve yalancı sevişlerin...
mavibayrak
5.0
100% (2)