12
Yorum
29
Beğeni
0,0
Puan
1869
Okunma

Şu vefasız dünyada hasret vurdu bağları
Leyla gibi hal olduk bu yaban ellerinde.
Özlem ateşi çöktü vuslat yaktı dağları
Mecnun gibi del’olduk arafın çöllerinde.
Yalancı baharlarda uçarken göçmen kuşlar
Yargısız infazlarla eğildi garip başlar
Kerem Aslı misali akarken gözden yaşlar
Boz bulanık göl olduk duygunun sellerinde.
Bal şerbeti diyerek zehri sundular bize
Timsah gözyaşlarıyla sanki candılar bize
Dost gülüşü ararken sırtı döndüler bize
Sevgilere el olduk kaderin yellerinde.
Yüce dağın başını kara duman bürüdü
Hazana döndü bahar gül dalında kurudu
Yıllar boşa akarken nice yürek eridi
Yaralı bülbül olduk güllerin dallarında.
Topladık acıları sardık düş bohçamıza
Gurbet elin gülünü ektik has bahçemize
Bir de nağme ekledik şu güzel lehçemize
Türkü türkü dil olduk sazların tellerinde.
Kimi özlem bağlamış kiminin gözü yaşlı
Kimi dağları aşmış kiminin yolu taşlı
Kimisi yalnız kalmış kimi çocuklu eşli
Dertlerle hemhal olduk kederin illerinde.
Ekmek elin elinde ateş gibi yakıyor
Bir yudumu boğazda şimşek gibi çakıyor
Bir de hasret katınca üstüne tuz ekiyor
Tadı saman yal olduk acının ballarında.
Yine geldi gam keder ne de kormuş Allah’ım
El açıp gül dilenmek ne de zormuş Allah’ım
Elin atlas mintanı bize darmış Allah’ım
Düğmesine kul olduk vefanın kollarında.
Kaç yıldır boyun eğdik zulüm sürmesin diye
Güneş ektik günlere kışlar vurmasın diye
Şiirlere sığındık kimse görmesin diye
Ayak altı çul olduk feleğin yollarında.
Alınmayın siz dostlar sözüm iki yüzlüye
Sağ gösterip sol çakan sözüm şehla gözlüye
Kendini bey sanırken erişmeden düzlüğe
Bir sözüyle lal olduk bir ömür ellerinde.
Yüksel Beyocaktan
Sönmeyen Mangal Olduk Bu Aşkın Küllerinde
-Sn. Yüksel Beyocaktan’ın “Mecnun Gibi Del’olduk” isimli şiirine naziredir.-
Keyfimiz kedere denk, günlere gün katarken
Pınar olduk, sel olduk, gamzenin göllerinde
Kanadı kırık kuştuk, kışa kafa tutarken
Seretan, Zühal olduk şafağın allarında
Tamuyu aratmadan yüklendikçe fütursuz
Kelebek takvimiyle yıllar gördük sürursuz
Tedbirler hep nafile ömrümüzün destursuz
Hali pür melal olduk en güzel yıllarında
Gözleri çepeçevre, hasretlik bürür iken
Sekizlerin hükmünü beşlerde görür iken
Kırkayak sancılarla meçhule yürür iken
Can verdik, menzil olduk tıklarken sollarında
Paydamızda can vardı, sadece ve sadece
Acemi sakilerle baş başayken her gece
Nihavent makamına rest çekerken her hece
Bir ömre bedel olduk Polyanna hallerinde
Ömür geçip gidiyor, doyasıya gülmeden
Bir gecemiz olmadı yüz parçaya bölmeden
Hüzzam yelkeni fora, gamdan demir almadan
Çileyle sarmal olduk her gece hollerinde
Sonla erken buluştuk, dile dert yüklemeden
Kabuksuz yaralara, direndik teklemeden
Yaşanmamış yılları oyuna eklemeden
Koyundan uysal olduk kınalı rollerinde
Sevinç gözyaşlarına pes edince pusula
Feryadın türevinden inlerdi arşı âlâ
Onsuz da olamazdık inanmasak da asla
Sukutu hayal olduk papatya fallarında
Sürgünlerin zahmetten sezonu açılınca
Damarlara çağlayan destursuz saçılınca
Can havliyle yapılan davet pas geçilince
Hüzne kartpostal olduk mermerin göllerinde
Feleğin aynasına gamdan kına yakarak
İsmimizin sonuna garip eki takarak
İki ses arasında benden cana akarak
Yunus’tan abdal olduk gülistan bellerinde
Ferhat’ın âmâsından olduk farksız bir nesil
Vurgunu bayram saydık, tatmadık cümbüş, fasıl
Göklere kulaç attık, Delibal’ım velhasıl
Sönmeyen mangal olduk bu aşkın küllerinde
Celil ÇINKIR - DELİBAL
Deyiverdim şiirlenince.
Nazire şiire yapılır derler.