27
Yorum
37
Beğeni
0,0
Puan
1994
Okunma
Yürüyelim İstiklâl’de
çarnaçar bir noktadayız
umutların yeşermediği
yeşerenlerin filizlenmediği
öteki dünlerden bir gece yükleniyor yine geyece
yağmurun dölsüz sözleri
yeldirmesini sahillerde unutan ürkek yosma
kırık ve öfkeli toynağın zamana vuruşları
ve kopararak bağlarından bir bir
fidanken örseler aşkı
bir aradayız zamanın bilinmeyen ellerindeyiz
avucunda kekremsi notalarıyla yine bekliyor kemancı
biliyorum çalacak yine hazan güllerini
hep aynı perde hep aynı oktav hep aynı figan
tekdüzelik
yamaçlardan süzülerek çoğalmak
denizlere ulaşarak tükenmek suların amacı
efsane öyle uzun ki erişemiyor ırmaklar
ırmaklarla coşup gelen Fırat umarsız
kahroluyor Fırat’ta
günün yüzünü
insandan gizlediğini hisseden selvi kavak
işte bundandır ki güneşsiz kaldık şimdi
artık mahur gözlü seherlerin yüzleriyle uyanan ve
kimsenin malı olmayan günün aydınlığına el konuluyordu
yılkıda semirten ayrık otlarının yerine
güneş bakışlı çiçekler dikiyorduk
çiçekleri öpüyorduk gözlerinden bir bir
elâlem aristokrat çığlıklar salarken gösterişli orkestrasıyla
bizim yüreklerimizde nice türküler çoşuyordu nice türküler
şahlanmıştık dizgin tutmaz atlar gibi
ateşe eşdeğerdi canımızın içi
her karanlığı yakıp kavuran
kol kolayız ya şimdi Taksim’de
yürüyelim gelin İstiklâl’de
Şükrü BEŞİKTAŞ