öyle bir an ki...
sağanak halinde
vurulmuş
cebelleşen
rutubetli, soğuk zaman
mekanla kesişiyor bazen.
kocaman bir lahzanın ufacık parçası olmasıymış meğer
bir gün ,bir ay bir ömür ,
hiçbir zaman doğru değil
doğru olmayanın,bir doğrunun parçası olması gibi

zatı bir nükte ki
evvel ,ilk ,asıl olan
simsiyah görünen
gizlenmiş bir saat
sır da o saatte
o anda .

üzerinde siyah bir örtü
zuhur eder tüm ruhlar …
zahir olur, ortaya çıkar.
bir nur yayılır her köşeye
parıltılı bir nur
her zerreye sirayet eder.
hayretler kilitlenir bu muazzam manzaraya
düşünceler silinir.

karanlıklar denizi
toprak, hava, su ve taştan yaratılmış
cisimler aleminde siyahtan daha kara
gizlenmiş sırlar var orada
ne maddenin dahilinde ,ne de haricinde
tekamülün başladığı, devam ede gelen
yere göğe sığmayan .

yeniden inşa edercesine
maveraya ötelere doğru
semaya doğru yolculuk…
zamansız mekansız yöne
akla açılan zamanlı mekanlı yöne
her şeyin başladığı yere
altında ve üstünde hava olmayan
simsiyah bir kara bulutun içlerine
tam körlük anına
aklın erişemediği anlayamadığı
karanlıkta kaldığı bir varlık alanına

bir kalp ki
o kalp bir mabet
ruhun tavafla yücelmeye başladığı
kerametin ilk başlangıcı
aklın kilitlenip durduğu, donup kaldığı,
duraksadığı, hayrete düştüğü.

siyah camlı pencerelerden fırlamış ruhun
heykelleştiği ...
gözlerin ama ,renklerin kör ,
bir lahza ürpertide
ondan ziyade
kaç hissizlik
kaç ölüm kokusu
kaç karanlık kuyu
çırpınanların sığındığı
derinlerde bir yerde
kaç konak

karanlıklar deniz ,deniz su ,su siyah
siyahın özü mavi
mavi umman,umman gök ,gök arş
arş ,aklın eremeyeceği gizlerle dolu bir mavera

bir esrar ki, anlatılamayacak kadar
belirtilemeyecek kadar hoş
minnet duyulacak kadar iyi
sonsuzluğun ufkundan
zamanın rahminden doğan bir kutlu doğum
aklın kilitlendiği,
duraksadığı,
şaşkın kaldığı .

redfer