0
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1538
Okunma
Sükûtu kıskandıran bakışların var senin,
Bağın yâdına düşmüş gül senin, bahâr senin.
Dolunay ışıkları mesken tuttu gamzeni;
Bir mısra kadar masûm tebessümün yâr senin…
Ellerinden dökülen bir güle neden olsam,
Seni bir ömür boyu mutlu eden ben olsam.
Belki yakarış değil, bir duâdan da öte;
Dudağında tatlı söz, yanağında ben olsam…
Vurgun sahillerimin sebebi bu gülüştü,
Ne saraylar yıkıldı, Ebâbiller üşüştü.
O efsûnlu, yağmurlu, hercâi gözlerinden;
Bana birkaç tesellî, şâire ilhâm düştü…
Dokunsan neşv ü nemâ, ağlasan soğur cemre,
Karaya vurdu günâh, hesâp kaldı mahşere.
Yakamoz akşamların rıhtımına asılı;
İsmini de götürdü uğradığı her yere…
Erguvan saçlarından bir demet sevdâ sana,
Islak kirpiklerinden bir meşâle yakana.
Zifiri bir dorukta mesâfelere inat;
Bir hayâl kadar uzak, bazen yakınsın bana…