gülümserim ama sana değil
sen üzerine alınma sen bak işlerine
boşver anam dert de etme!
aynen de gelip geçerim ben işte böyle ...





hangi mevsimdir bu sendeki gölgesi küs
uykulu
kirli sarı bulut ertesi
yaprak yaprak döktüğün yağmurlarda
bu hazin umursamazlıkların
yamultulmuş şen kahkahalarında
kıl oluş erdemleri
hangi mevsimdir bir söyle





gelmişi geçmişi boşvermişliği
aymazlığın sınırlarını zorlayan
bozulmuş güz bahçelerine ötüşleri
şakıyan bülbüllerce taklit aşk erdemleri
varlığı hepten itişleri
pervasız kahpelikleri





ve candan öte cananı
doğayı
hayvanları
canlıları
insanlığı reddedişleri
kahrolası nefretlerinye büyüttüğü g/ötüşsel algılarında
kucak kucak dolaşan oturak düşkünlükleri
hangi mevsimdir ruhunda bir söyle





gülümserim ama sana değil
sen üzerine alınma sen bak işlerine
boşver anam dert de etme!
aynen de gelip geçerim ben işte böyle ...





daha dedelerinden yaban kestaneleri çizik
mağdur yalamalar
açlıktan nefesi kokan sıkıntılı müridler
üflenmiş mum
delinmiş gözü/yüzü
alemin arsızı
karaktersizi yüzsüzü
sahip çıkmışlar memlekete heyy!




ha bi diktirin önce
dikilmemiş iliklerinizi
söküklerinizden kaldıysa kalanı
sonra gelin anam
muhteşem dindar edebiyatlarınızla
her hırsıza gönül verin
her haine götü/rü/verin oylarınızı





dindarlığın zirvelerinde dualarla dizi dizi
satalım memleketi
bölünmeler de bu işin fıtratında var dı
değil mi ?
bu hale öter mi kuşlar
giden g/ötüşlere ağlar mı bülbül ?
sizden başka kim öter peki bu hale?





daha bir derin huşu
daha bir derin iman aşkıyla
uzaktakilere sayısız dökülenler
illa ki sahibiz dinimize
çarpık dudak altı gülücükleri
deniz feneri aydınlanmalarında inanç acizleri
sülükler
kan emiciler
bu milletin yarasaları





gülümserim ama sana değil
sen üzerine alınma sen bak işlerine
boşver anam dert de etme!
aynen de gelip geçerim ben işte böyle ...







Klasik sloganımızla bitirelim şimdi :
Teşekkürlerrr Türkiyee !...









































Mert YİĞİTCAN
sekizkasımikibinonbeş /19:18 / istanbul