24
Yorum
60
Beğeni
5,0
Puan
2533
Okunma

"Ucu yanık bir türküsün dudağımın ucunda
Biraz fazla biraz eksik ne fark eder
Yaramız hep eski yara "
....................................................................
Bir, iki, üç
içimi sayıyorum boyaları dökük bir tabloda
biliyorum
şu köşeyi dönünce ayrılık biraz daha derin batacak içimize
günler kör ebe , seneler sinsice yerleşiyor saçlarımıza
yaş dönemlerimizden kuytuya düşüyor pencereler
güneş yorgun tökezleyerek düşmüşken aramıza
aynalar karamsar gülümser
çizgiler ağır adımlarla yakıştırıyor kendini alnımıza
uykular derme çatma, yorgun alıp başını gidecekken
meşk eder pencere önlerinde gelmeyi unutanlara kurduğumuz hayaller
zaman ağırlaşır ayaklarımızda
bu aralar vakitli vakitsiz nefes alamıyor şiirler
şafak sökün ediyor kalemin ucunda
kendinden korkuyor gece kabusları
gecenin sessizliği uzayacakken kulaklarımızda
dikkat kesilecek kapı eşiklerine
bölük pörçük uykular
kırgınlıklar
gözlerimizde koca bir umman,
solgun bir resimde çalkalanır bir tadımlık rakı
Filtresiz bir sigara buram buram özlem kokusu
bir avuç anı bulandırır hatıraları
bir titreme boz bulanık sabaha karşı
cümleleri toplayıp yüreğini acıtmakmış ayrılığın diğer adı
kendinden büyük laflar etmeyecekmişsin
anladım bunu gidişinle
üç harfi bir cümleye sığdırmak gibi aşkı
şimdi kahkahaları sökerken dudaklarımdan bir damla göz yaşı
ben susarım sen susarsın
uzar yılların boyu, yarım kalır gece
saçlarımdaki el izin dokunaklı bulutlar gibi
Sen yüreğimde ucu yanık bir mektubun son cümlesi
dar geliyor odalar
Tik taklar on ikiyi vururken bir günü daha çalıp gidiyor
Sabahın ilk ışıkları
5.0
100% (47)