19
Yorum
33
Beğeni
5,0
Puan
1090
Okunma
Eğer aşk tutunmak sa hayata
Kök salmak sa toprağa
Bir ağaç bir bitki gibi sevmek
Karşılıksız emek vermektir
Gökyüzünün güzelliği ve yüceliğini ermek
Belki de kuşlar gibi
Yerde yürüyen karınca gibi
Kuşlar geçiyor üstümüzden sürü sürü
Dizi dizi uzakta kaldı dokunduğum hatıralar
Ay ve yıldızlar kadar
Göz alabildiğine tarlalar
Ve ektiğimiz tütün pamuk bostanlar
Çocukluğumda kayboldular
Nasıl da özlerdik
Sıcak yaz günlerinde yağmuru
Yağmur düşünce gölgemize
Kim bilir kaç kez istedi ölümü aşık
Izdırap çekince yüreği delicesine
Yüreğinin taş derinliğinde
Ve o ilahileri ölüleri mezara kadar eşlik eden
Ve kaç kez düştü yorgun başım
Bedenini bırakırken
Yatağın üstüne gökyüzünü seyrettim
Küçük pencereden
Şafak sökerken yada yıldızlı akşamlar
Kimbilir kaç kez kıskandık
İçimiz yana yana
Başımızı yastıktan kaldırmadan
Mutluyum diyorduk kendi kendimize
Derinliğinde aşk ateşi
Yiyip bitirir insanı
Duyulur ölüm arzusu yürekte
Sığınmak ister bir limana
Bu yabanıl arzunun karşında
Gümbür gümbür gelen ayak sesiyle
Sokar iç dünyamızı ürkütücü
Gücüyle çevirir simsiyah bir karanlığa
Ben de kuru ve tatsız
Gündelik konuşmalardan sonra
Nasıl da boştu aklım benim
Sen oraya oturmaya başladığın zaman!
Kaybolmaya başlandı bomboş bir alanda
Tek başına duran
Kız kulesi gibi denizin ortasında
Nasıl da sen öyleydin dev gibi
Aklımın ortasında....................
Nurten Ak Aygen
19.10.2015
5.0
100% (26)