1
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
1471
Okunma

Yalnızlığı almışım
ayrışmışım kalabalıklardan
kendi evimde bir başıma
en kalın giysilerle örtmüşüm üstümü başımı
en ağır nağmeleri duymuş şarkım
sakinliğin usanışıyla
yalnızlığın ince dudaklarıyla öpüşmüşüm
uzun uzun sonsuza kadar...
Bayırlardan aşağıya düşen bir çığ
bir şarkının tuhaflığıyla söylerim
kendi kendime
kağıt bıçağı dönüşebilir düşünülürse
ve bir bıçak hizalandığında öldürebilir
kalemi saplamak gibi acındırışa
aklımda konuşan şey susamak
aklımda bir fantazi ve kuşkulanmak
bir kurt gibi kemirgen
bir kuş gibi uçurtkan
kendimle ilgili bana benzeyen
ölümün kaç katlı bir bina olduğunu kim bilebilir...
Dünyayı hissediyor
kemiğimin üstündeki deri
bombalar yağıyor
gökyüzünde su akmalı oysa
bandajları üzerinde yaralı dünya
bir ölüm duvarı örmüşler
siyah giysili simsiyah adamlar
bir çocuğun dingin yüzünü sevmeyi başaramayan
kara maskeli antikahramanlar....
5.0
100% (7)