14
Yorum
32
Beğeni
5,0
Puan
2451
Okunma


Merhaba sıkıcı kahvaltım ocakta kaynayan kahvem...
Tanrının çekmesinde gözlüklerim, aynam ve ben hala körüm...
Kendine gelen kanıyordu
sonsuzluğun sancılarıyla
üzerimde bir kimlik
kimlik te bir belirtiş
onu giymek istemiyordum
ekilen açıyordu
benim onayımı almadan çiçekleri....
Bir kaç sayı sayıyorum
zaman ne hızlı bir lunapark
herşeyi mizansene dönüştürüyor
biraz hayal gücüyle
yine karanlığa ihtiyaç duyuyor ...
yine kırmızı balonum kaçıyor en bulunmaz boşluklara...
Bir mevsimim ben
kırık pencerelerden
soğuğu alan...
Dolaşırsın
ordan oraya
saçlarının tellerinde sızı ...
bu saatlerdir beni kaya diplerine bırakan
yosunların çekiştirdiği bir gün uzar
bakışlarımdan anlarsın ne demektir
suyun vakti yoktur dökülür koynuna
yanmışlar, sözcükler
susmalardan yapılma işarettir yüzüm..
genzim kainatın cehennemi...
iliklerime değin
yalnızlık
sapsarı sararan
kısmı felç düşlerim
uykusuzluktan tutkusuzum
zamanı akıtan kumların içinde sapsarı
tuzundan yanıyorum...
soğuk gece
bir kış düşüncesi
gelip oturan dizlerine mutluluğumun...
5.0
100% (23)