1
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1222
Okunma

Günaydın güzel dostlar, güzel insanlar;
Çok zorlu bir dönemeçten geçiyor ülkemiz, sessiz kalamayız elbet, doğru bildiğimizi söyleyeceğiz, hakça bir yaşam içinde barış için, kardeşlik için sesimizi elbette yükselteceğiz.
Bu zorlu dönemeçte, olaylar kendi liderlerini yaratacaktır, henüz liderlik vasfını elinde tutanların, toplumu, kin ve nefret saçan söylemleri ile balçığa bataklığa sürüklememeleri için söylemlerine pozitif anlam, artı değer katmaları çok çok önemlidir.
Bizleri bölmek isteyenlerin oyunlarına gelmeyelim. ’’Kurt bulanık havayı sever!’’ ve hepisini birer birer tanıdığımız, bizatihi devletin içinde örgütlenmiş arsızlar hırsızlar çetesi cezasını bulmalı, yargı oları mutlaka yargılayıp, ulusu selamete çıkarmalıdır.
Bu arada tüm gençliğimize kısaca seslenmek istiyorum; asla geleyana gelmeyiniz! Sizin barış içinde özgürce yaşayacağınız günler, kendi adınıza çok çok değerlidir. Her şeyin anası özgürlüktür. Demokratik hak ve özgürlüklerinizi sonuna kadar kullanmayı deneyiniz.
Yasal sınırları t/aşmayız, ama yasaya aykırı yasaların insan özgürlüğünü kısıtlayıp, ezmesine karşı da sonuna kadar direnmek hakkımızdır. Demokrasi savaşımında demokrasi düşmanı olunmaz, ancak insan olunur.
Demokrasi güzel bir çiçektir, hepimizin bahçesinde olmalı! Ve unutmayınız hepiniz birer bahçıvansınız, ’’Rüzgar eken, fırtına biçer’’ ’’Arpa ekip buğday beklemeyiniz!’’
’’ DÜNYAYI GÜZELLİK KURTARACAK’’
Ne zaman ki güzellikler çoğalır, çirkinlikler, içinde boğulur kalır.
Şaban AKTAŞ
08.09.2015
en değerli sermayemiz,
en zor yetişen ağacımız,
insandır; ana baba kardeş bacı
varlığıyla el ele yükselip
yokluğuyla yapayalnız
katlanamadığımız acı
aynı dalda yetişen
meyveye benzer insanlar;
dertlisi dertsizi,
çarığı çürüğü
iyisi kötüsü,
güzeli çirkini
kurtlusu kurtsuzu
sarışın, esmer, beyaz
renklisi solgunu
ermiş ermemiş,
yeşili, olgunu
hepsi hayat yolunda
ipe dizilmiş
birer boncuk tanesi
milyarlık bir uzun tesbih
başında bir imamesi..
estikçe sert rüzgârlar
budayıp dalları kıran
ah yok mu filizkıran fırtınalar
yorar gövdeyi, paralar
geçen zaman insan için
zaman eskitir yaralar
dal kırılır yazık, düşer yere
savrulan çiçek
ezilen meyvelere.
kimi bonkör, kimi nankör
hayat bu
kimisi efendi, cömert
kimisi cimri, namert
birinin eli açık
bir diğerinin aklı kaçık
biri becerikli
biri dolaşık
biri sevmez kimseyi
öbürü benim gibi
ömür boyu âşık
her insan ayrı bir renk
ezelden beri böyle
insanız rengârenk...
unutmayalım ki
birileri çok çok masumdur
birileri çıkarcı bencil,
hırsız uğursuz arsız
birileri bölücü, terörist
kasım kasım kasılır
insanı acımasız hedef görür
cana kıyar, öldürür
cezasız kalır mı; kalmaz
bakınca vitrinine kasabın
her k/oyun
kendi bacağından asılır!
zıttımızla iç içeyiz
böyledir evrenin yasası
kiminin masası vardır
kiminin tasası
bir fırtına gelir geçer
kıracağı dalı seçer
bir iyiye
bir kötüye döner zaman
’bu dünyaya cellat da lâzım
sakın sen olma!’
aman aman; kasılan kasılsın
her koyun
kendi bacağından asılsın!..
İnsanız; değerimizi bilelim
ne zulmedelim kimseye
ne ölelim öldürelim
öleceksek ecelimizle
güleceksek gülelim
olan oldu, biten bitti
kalan kaldı, giden gitti;
geleceğimiz kendi elimizde...
Şaban Aktaş
08.09.2015
Fotoğraf: Şaban AKTAŞ