2
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
1884
Okunma

sana sırılsıklam akmaktan
çokça korktuğum için oldu her şey
nehirler de bu yüzden ilgilendiriyor beni…
(...)
sersem...
parmak uçlarımla
yüreğimi dikiyorum
ve acı duyduğum tek an.
koparıp dudağımın kenarından
en keskin düşü/şü
savuruyorum
sırtının patikalarından
tutku...
hiç dokunmadığım tenine bulaşan
soluğumun dirhem dirhem
çekilmesi kuytularıma ki
aklımda yarı açık sırtın var
gidiyorsun öyle ya...
dönüp b/akmadan
ve yanağına dokunuyorum
yanağımla
dur ve bana b/ak
gidiyorum.
uykusuzluğum sağanak odalarına
bir rüya var edip kendime
duvarlarını bütün duvarlarını
ellerimle boyayacağım
önce maviye
sonra sana ki
kapkara gidiyorsun
ve kış bitiyor
ölüyoruz ya
her bahar durmadan
sanki;bizi
güneş çarpmış yatsılar da
rahatlamamış
ve tedirgin bir akıl bırakarak bana
sınırlarını zorlayarak çılgınlıklarının
savuruyorsun saçlarının kırıklarını
ırmağa/
akıp gidiyor o kağıttan gemi
toza dönüştü demek ki
bütün karalar...
hangi kapılardan bahsedebilir ki insan
çıkıp gidiyorsa göz bebeklerinden
sinsice...
görmedim farzet tam yüreğime çarpan bu ayaz
hiç öpmediğin parmak uçlarımdan
uzak dur
çatlayan dudağın kadar sızlıyor içim
gözüme kaçan kum tanesi kadar
uyku...
bütün gidilmemiş yolların sonunda
ayak tabanlarıma bulaşan kir
ve ellerime biraz...
saçlarımda sonu belli olmamış bir
ihtilal...
yenilmeye hazır bir gün daha.
doğuyor/ya da
batıyor.
dibine kadar.
ölümün ve özgürlüğün.
ve gül/üm
ıslak saçlarından dudağa çekilen bir damla
sızıp/içine akacak ki
için/içim...
(...)