11
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
1259
Okunma

Gel-gitlerin nazarında
Haddinden fazla muğlâk
Tanrı’nın yol bildiği
Hele ki mihrap bellerken gök kubbeyi
Son bir şans daha geçse ele pervasızca
Ve biz doğsak yeniden
Ve sadece hükmetse evren
Adsız yarınları mesken edinmişken.
Yalıtılmış mizaçların
Kırılgan tınısında saklı aslında tüm gizem:
Bir elin verip, diğerinin çaldığı
Tanrı bile pişman yarattığına
İnsan denen varlığı.
Kırık tabular, sunumda nefret
Yol iz bilmeden
Yürüsek de zaman zaman yayan.
Zor olmasa gerek:
Sadece kapa gözlerini ve hayal et.
Ne varsa sıdkının sıyrıldığı
Gönlün görüp dilin sustuğu.
Değer mi değmez mi, deyip
Çıkmışken yoldan her an
Mağlup geldiğine kani ne yazık ki
Sevgi ve vicdan.
Değmez gönül inan ki kaybetme sen
İçindeki inancı ne de pes et
Durduk yerde sorgularken seni eloğlu.
Yürek yansa da pare pare
Devinen bil ki sen değilsin sadece.
Patavatsız ne çok hegemonya
Paye verir kimi bir diğer benzerine
Yortusu çok erken gözlerinde
Gün doğmadan neler doğar
Yaz bunu yüreğine.
Külyutmaz ne çok devrik cümle
Bağnaz ritüellerin nazarında
Eksiltili sayısız hatırat
Gömütlerin yanında nöbet tutan eşkâlin
Kadar sitem dolu hatta
Körüklerken öfkeyi,
Kucaklarken ölümü
Sağanağında koyulan düşler mi
Soluklanırken iklimin soğukluğunda.
Kerelerden, sayılardan ve keşke’lerden
Mütevellit iken döngü,
Güçlünün zayıfa geçerken hükmü…
Tırnaklarınla kazıdığın yolun belki de sonu
Son deyip de başa döndüğün her seferinde,
Sayısız dejavu talip olmasak da
Sadık bir izleyicisi sadece aynı filmin
Dudaklarından dökülen hep aynı replik;
O tekil ve zaaf dolu benlik,
Yetemezken kendine ve tüm evrene.
Sonsuzluğun mabedinde
Hüzne rağbet
Koruk acıların konuşlandığı en derinde;
Çözemezken çözümsüzlük nakşederken kanında,
Susup da kem gözler delerken bağrını
Sadece çözül yürek
Sus ve sadece şükret
Hayat dediğin bil ki tefekkürden ibaret.
5.0
100% (19)