2
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
942
Okunma

I
Yüreklerini avuçlarına alıp koştular
Birer ıslık olup yayıldılar ovada
Baskınları taşıyan gözlerinde
Düşen gözyaşlarını içiyorlardı yalın ayak
İsyana dönüşmüştü bakışları
Hıçkırıklara boğulmuş bir yaşam içinde
Çatlamış yüreklerinde
Bir özgürlük sızıyordu
Alabildiğine hızlı akan ve temiz
Ana sütü gibi helal
Uğruna can verecek kadar
Ateşli bir sevdadır
Yüreklerindeki özgürlük tutkusu
II
Gözyaşları bir barikat olmuş umutlarına
Zorunlu bir sürgün kızıllığı içinde
Yankılanır sessiz çığlıkları dağlarda
Ecelsiz sualsiz ölmenin zamanı
Ölmenin en sesli hali
Ve acıklı haliydi onlarınki
Toprağa yıldırım gibi düşen bedenler
Ürkütmüyordu gerginleşen gözlerini
Hızlı ve yürekten koşuyorlardı
Özgürlük denen sevdalarına
Toprağı kucaklayan yüreklerin tanıklığı vardı
Yorulmuş bedenlerinde
Zulme meydan okuyan bir yaşam içinde
İsyankar yüreklerin başkaldırısı vardı
Bir ölüm tufanına meydan okumaktı
Cellatların mesken kurduğu şehirlerde
Kan bulutları ağlar dururken üstüne
ölüm, haince saldırıyordu apansız
Ateşlenmeye hazır bir bombaydı
Çölde yankılanan Çocuk çığlıkları
III
Tenime soğuk vuruyor yazın cehenneminde
Yüreğim param parça
Hiç bir şey olmamış gibi duran insanlık
Sus pus olmuş bakışlar arasında
Kafalarını bacaklarının arasına sokmuş asalaklar
Ne zaman duyacaksınız bu çığlıkları
Ne zaman gözlerinize kıyıp
Göreceksiniz bu vahşeti
Dünya soğuk ve karanlık bir mezar gibi
Kapanıyor üstümüze gittikçe
Bunu görmüyor musunuz?
23.09.2014
5.0
100% (6)