13
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
1337
Okunma

Münzevi bir akşamın debelenen
Yankısını sıyırmak düşlerimden,
Düşmezden önce son yaprak.
Koparmışım da kopmamış
İliklediğim son düğme;
Kayıp sandığım üstünde adın yazılı,
O son imge, paraflarımda rastladığım tek hece.
Damıtılmış ne çok teferruat
Mizacı ömrün dağınık
Fazlasıyla yeknesak gidişat.
Hükmünde pek çok şeyin
O izafi açılım,
Demlendiği ve gittiği yere kadar.
Kıyısında ne çok şeyin
Çağırırken adımı o kelaynak kuşları
Yoksa duyduğum sakil bir öfke de
Bu denli mi uzağındayım ömrün,
Biçimden biçime girdiğim.
Hoyrat kimlikler saklı gölgelerde,
Korkusuzca gelirken üzerime üzerime.
Sözler de yalın
Hanidir sakladığım o kırık yarım
Eşkâlsiz tüm söylem
Sayısız anlatı
Damlarken kanım
Ölüme nasıl da yakın…
Önce dur dedi, zaman
Gördüğün ne ise,
Gerisi yalan ve sus, dedi.
Nirengi noktasıymış meğer ömrün
Sığamazken kabıma
Sığdım düşlere
Sığındım gölgelere.
Kadim dostlarım, kader bildiğim
Yine de ukde kaldı içimde
Uğruna yaş döktüğüm.
Ah, benim tedirgin sırdaşım
Sen de mi bu denli suskunsun
Ve vesveseli
Islık çaldığım o devrik cümlelerde,
Tamamlamaya çalıştığım bin bir hikâye.
Gecenin ayazında
Günün ortasında
Can bulmak adına
Zaman zaman yaftalansam da,
Örselenirken belli belirsiz
Bir yaş damlar ansızın.
Sanma ki anlıktır birlikteliğimiz.
Benim gamdaşım, sırdaşım
Sürüklenirken el ele
Sanma ki yalnızsın benim kadar
Ve nasıl da sefil aşk gibi:
Adları kayıp uzak şehirlerin
Yetim çocukları kadar uzak sevgiden
Ne çok insan derbeder.
Mademki kesişti yolumuz
Sen, sen ol
Sakın bırakma elimi.
Hele ki bunca yetim düş gebe iken maziye
Kolay mı sanırsın vazgeçmek,
Bilemezsin ne zordur özünü yitirmemek.
Benliğimin hücrelerinde gizli
Ne çok zerre sevgiye delalet,
Söz ver;
Sen de bırakıp gitme.
5.0
100% (21)