2
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1028
Okunma
I.
Böyleyim
Günışığında gözlerini ovuşturan kör tablo
Enkazlarla buğuladım kalbimi
Ölümün yanıbaşında güneyli çiçekler
Toplanan pazarlar
Günlerce işlenmiş bir çift söz
Pazar kapı ardında, çok uzaklarda
İki kollu ölüm
Nisan’ın sesiyle
Beni ağız dolusu arayan
Sahil kayalıklarında ufuk çizgisi ile yalnızlık
Nasılım bilmiyorum
Duyuyorum desem duymuyorum da
Seni hissedemiyorum üstelik
Anımsayışlarım hızlandıkça
Yol kenarında unutuluyorum
II.
Çık gel bana
Dağların arasından
Bir kışı anlat kalbim donsun
Sessizliğimi gecenin keskinliğine bırakma
Her çiçek çoğuldur gökyüzüne
Örneğin Üsküdar’da bir çay ocağındayım
Bazen
Maskesini indiren ölüm
Ve deniz ve kaybediş
İnceden inceye kalbime dağlanan koku
Kokun.
Sanırım öyleyim
Hiç değilse hiç oluyorum
Ölüyümdür belki de yeni gün başlangıcında
Bugünlerde saatlerim donuk
(Vapura dolandırdım üç lafı
Sahiden de yoksun
Bu kuşlar ötmeye çok yabancı
Deniz artık ölüyor
Hiç olmaktansa...)
III.
- Kelimeleri ayırmak Tanrının işidir -
Seni seviyorum bu yüzden
Sahil şeridi, az ötede balıkçılar
Toplanıp ayrışıyorlar sensizlikle
İçim artık kalabalık bile değil
Oysa begonyalar uzak
Mutluluk kısa ve minareler gün seçiyor
Seni sevmenin de ötesinde
Hisleri kaybolmuş yabancı mermiler
Ölmek ne kadar kolaydır, ne kadar incelikli
Kaybetmek öylesine bir güneşi
Evrenim doğum odasında kan revan
Ölülerse ölüyor tekrar
- Demiştim, gökyüzü mavi kalabilir -
Geceleri sıcaksa soğuktur artık
Seni özlemek morgları anımsatıyor
Dünün ötesinde kalan o gün
Ölmek yeniden doğuyor.
5.0
100% (4)