4
Yorum
13
Beğeni
0,0
Puan
1659
Okunma

bu bir yılın değil, bin yılın şiiri!
dur gitme şimdi
ellerin!..
sevmek zamansızdır! dedikten sonra
hangi ünleme yaslayabilirsin dilini
korozyona uğramış ilâhi komedya korosu muydu beklediğin
ya da Şems gibi kadim bir mum ışığında kırklamak!
unuttun mu yoksa
sen de ben gibi bir fânîyi sevmiştin!
ben seni gözden çıkarmadım ki hiç
bir odada sıkışan
ve hayat diye sürekli camlara vuran bir kelebeğe cam açtım, hayat verdim
yüzünün ütüsü bozulana kadar değil
ölene dek severek
ellerinin amentüsünü paylaşabilirdim
üstelik
ben seni yok edişimi hep bir kazâ bildim
bekledim hep
koyu elhamra bir ışık tutarsan
belki seni gömdüğüm çukuru yeniden kazabilirdim
dualarıma mistik bir rönesans katabilirsem
belki seni yeniden kazanabilirdim
söyle bana sevgili
söyle kutsal Meryem!
kaç kişi tanıdın şimdiye dek
gölgesi kendi kadar ağlayan!
mâdem hiç sevmedin
mâdem adını koyamadığın akışkan bir kuvvetti
de neden beni bir pazartesi sabahı aynaya karşı öldürmedin
o duymadığın hiç-kırıklarım mıydı seni boğan !
ben; pişmanlık en iyi vicdan sağlamasıdır,
ve ruh acıyla yücelir diye haykırırken
yoksa beni kalın bir köşebent mi zannetmiştin ?
mâdem duymamaya kurulu bir dünyadaydın da
neden kulaklarını o kalın perdeye daha da iliştirdin
ısrarla, sırtında taşıdığın çarmıh
senin değil benim canımı acıtıyor dedikçe
neden benden hep seni öldürecek şiirler bekledin
inan bana şimdi
istikbâl savaşını kaybetmiş biri gibi hissetmiyorum kendimi!
ve inanıyorum bu kez duyacak tanrı beni
bu kez, zoraki de olsa duyuracağım ona sesimi
ve bir kula yakışır gibi
kişiliksiz bir zamir gibi
gururla çiğneteceğim ona/sana kendimi!
gövdesi kanayan eğri bir dudak izinin gölgesinde
doğrudan cennetliksin!
müjdemi isterim!..
ToprağınSesi
.