6
Yorum
16
Beğeni
5,0
Puan
1560
Okunma
1-
Efendim
gözyaşlarınızdan belli
turnalar kondurmuşsunuz gözlerinize
göksel çarpışmaların hengamesinde
parçalanan -düş kırığı - yakamozlar
düşüp tutunmuş kirpiklerinize
2-
Alnınıza şafak süzülmüş Akdenizcesine
Ege’nin yıldızlı vakitlerinde
esen fırtınayla ıtır kokusu devrilmiş
habersizce bağdaş kurmuş kakülünüzün kıyısına
saçlarınızı öpmüş kızıl dudağıyla
3-
Efendim:
siz benden bihabersinizdir; -kısaca anlatırsam-
evreni yaktığınız ateşin şavkımasıyla aydınlanan
Yusuf kuyularına tutkun ateşli uyku çoçuğuyum ben
biliniz ki nicedir maverâyı arşınlayan fakir mâşûkunuza
gözlerinizin içinden gülümsüyor hayat
hangi yıl, hangi kıtada, hangi iklimdeysem
mevsimlerin şakirtliğini öykünüyorum
4-
Efendim
bahar kadar kar/arsız sabrım tufan’a uğradı
kesik yağmurlarla köpük köpük döküldü denize
dizlerine kadar ilkbaharım hep yarım kalmış
dizlerimden yukarısı kar yağmadan düş kuran kardanadam
kendime ellerimde büyütüyorum zehirli çiy tanelerini
sabahlara kadar irkiliyor, tekrar diriliyorum -sizi-
varsın ölüm sizden kalan yollarda gelsin
ateşlenen yanardağlarla arınsın günahlarım
5-
anlayacağınız mevsimler gibi size büründüm
her akşam ufukları kamçılıyorum bu yüzden
affedin günahkâr gözlerimi gizlice buldum bakışlarınızı
izin verin gözlerinizin gölgesinde uyanayım
her sabah olmasa bile yalnızca bir sabah yeter bana
5.0
100% (16)