10
Yorum
22
Beğeni
0,0
Puan
2085
Okunma

sadece düş/tü olanlar uyanıkken gördüğüm
ve korkuyla geçmişin gölgelerine sığınmam bu yüzdendi biraz da.
kalbimin derinliklerindeki sırlarımı
oya oya işlerken şiirlerimin yüzüne
gözlerindeki kanaviçe izlerimin
bu kadar çabuk silineceğimi bilememiştim
olduğunu sandığım bir sevdayı
affet ifşa ettim
gözlerim körmüş affet
tıpkı Aşık Veysel gibi
sadece gönlümü çalmışım sen diye.
kimilerine göre
geçmeyecek habis ’’ur’’ sevda
kestikçe çoğalan
çoğaldıkça vücudun her zerresine yayılan
ama duyduklarımdan sonra razıyım
elimde gönlümün en kör testeresi
doğradım anıları bir bir
sabah ezanında camı açıp
derin bir nefes gibi gözlerime dolan çiğ tanelerini
meleklere emanet ettim
onlar mahşere dek saklayacaklar
sırat köprüsünden sendeleyerek geçerken
işte o anda sen geleceksin aklıma
ve beni bu kadar kolay unutman
o zaman o çiğ tanelerini yeniden asacağım gözlerime.
ağır gelen unutulmak mıydı
yoksa hemen ardımdan başka gönlün sularına
balıklama dalman mıydı bilmiyorum
boğul demeyeceğim
buna gücüm yok şu an.
mutluluk bir zamanlar genç bir kızın
ilk masum busesinde kaybolduktan çok sonra
seni ekmiştim gönlümün gün g/örmemiş bahçesine
ve sen günebakan çiçeğim
ne çabuk soyundun ayrılığın kollarında
çitlendin yaban dudakların arasında.
şahlanan duygular iplerini kopardı
saçlarını savurarak özgürlüğün kollarına koşarken
arada geri dönüp bakmasına aldırma
sahibine alışkın atların bakışı sadece o.
dediler ki
çöle ne eksen yeşermez
yozlaşmış bir yüreğe su kar etmez zorlama
çek yüreğini
güneşi kapatma yakıcı sözlerinle
yeşile hasret o gözlere
ela bakışlar yetmez
kurumaya alışkın toprakta
aykırı durur gözyaşların.
haklıydılar..
yüzün kefene sarılı şiirlere dönük
batan güneş gibi
bana batık gözlerini
sana hediye ediyorum
ele/günebakan çiçeğim.
Ayvazım DENİZ