2
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
903
Okunma
Bin nefretim var akşamdan
Akşam yar değil gönle
Bin nefretim var akşamdan
Akşam bahar değil gönle
Bin nefretim var akşamdan
Nasıl nefret etmeyeyim akşamdan
Israrla ölümü hatırlatıyor akşam...
Ufuklar kovuyor içimdeki güneşi ve ışığı
Nerede göklere ermiş neşeli ağaçların gönlüm
Şu karşıki dağlar gibi yanacaksın yine
Ne kendine geçer sözün ne akşama
Bin şikayetim var akşamdan
Bin nefretim var akşamdan
Dudakları çatlak toprak şikayetçidir ya yaz güneşinden
Şikayetin en büyüğü akşamdan
Akşamın cilveli elinde çıplak şarap
Akşamın sabıkalı elinde çatlak ateş
Akşamı yakalasınlar sağır kulağından assınlar
Akşam ateşle yazılmış bir sağır kelime gibi
Kocaman bir dağ kadar oldu derdi gönlümün
Güneşi batıyor dünyanın şimdi ya
Güneşi batıyor neşemin
Akşam bana ölümü hatırlatıyor
Bir köpek oluyor akşam
Hatırlatınca ölümü
Hoyrat bir rüzğar oluyor akşam
Hırpalıyor yetim gülümü
Akşam hatırlatınca ölümü
Bende bir yanardağ patlaması
Akşam hatırlatınca ölümü
Bende göklerin ağlaması
Akşam ölümü hatırlatma ustası
Ben ağlama
Akşam hatırlatmış ölümü
Acımamış köyümün mü’min kuşlarına bile
Akşam hatırlatmış ölümü
Köyün deresine bile reva görmüş bu zulmü
İçine düşmüş dinsiz kor
İşte köyümün deresi ağlıyor
Ölümleri hatırlayıp
Yanıyor kendi mü’min ateşinde akşam...
Kolay mı bu güzellikleri terk
Yanıyor mezar taşları
Her akşam
Ölüm hırpaladı gülümü
Allah’ım öldür şu ölümü
Dünyanın güzelliklerine doyum olmuyor...
5.0
100% (2)