13
Yorum
48
Beğeni
0,0
Puan
3769
Okunma

bağışla beni
say ki düşmüşüm çenendeki çukura
- aşığım, pişmanlığım burada-
...
bir sinema antrağında karşılaştık onunla
yanımdan geçerken fısıldadı
sitemli bir çift bakış bağlayıp cümlenin kuyruğuna
"beni neden reddettin"
ah aptallık bu soru bunca yıl sonra
çünkü ben seni
kusursuz sevmiştim
şimdi sen türlü bahanelerle
uzaklaştıracaksın kendinden yine beni
"sarılsam boynuna eski bir atkı gibi"
koruma iç güdünü
o lunapark omuzlu babacan hallerini
bir kaç yalana kilitleyip
asacaksın dudağını alnımın ortasına
gözlerin sevgilim gözlerin ne kadar yaşlansa da aynı bakıyor
osmanbey’deki hırçın çocuk
kanlıca’da beni öpen serseri gibi
hep bana
yalnız bana aşık
bakma bana öyle pişmanlık gibi
...gülümse en arsız halinle kalp denen şu fukaraya
yüzünün, ağzının zekatı olsun
-bu zenginlik sana çok fazla-
baston yutmuş İngiliz asilzadeleri
yahut kuluçkaya oturmuş çilli horoz gibi
kurum kurum kurulmasaydın
inan
-çok mutlu olabilirdik-
hani bazıları gurursuz sanıyor ya
yanlış anlaşılma olmasın
biz alışmış kovulduğumuz kapılarda İt gibi sadakatle yatmaya
"eğil biraz saçımı okşa"
değişen bir şey yok
saçlarımızdan, kırışan yüzümüzden başka
masandaki balık aynı
kadehteki içkin
...ve bu sahteliğin
benimse
hala on yedisinde
yarım kalmış bir intikam gibi kalbimde
-seni çok sevmişliğim-
soulmate