2
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1035
Okunma

Suskunluğun en kuytusunda
Saatin sesi kesildiğinde
Hoyrat bir yalnızlık bırakır
Hüzünden derlenmiş besteden
Ay gülüşlü yıldızlar parlar
Gecenin karanlık ve yitik
Nemli izbelerinde
Atlastan bir kumaş gibi
Çekilmek gerek bu şehirden…
………….
Yoksul ve bahtsız düşler
Ateşböceklerinin sustuğu
Yalnız üşüyen dağlarda unutuldu
……..
Çelişir uykuya tezat bu rüya
Yaşanan ve yaşanmayan arasında
Bizi götürecek dalgalar yok
Güneşin erittiği göl kıyılarında…
……….
Kalp ağrılarını geçtik artık
Kızıldenizde boğuldu
Temize çekemediğimiz
Kirli ve kibirli lekeler
Kılavuz olmalı karşılıksız
Yatağını bulamayan nehirlere
Basit bir lisanla anlatılamaz
Kodlanmış vebalı bu yaşam..
……….
Uğultusu değil mi bizi boğan?
Hiç gelmeyecek nazende baharın
Yüreğimizde düğümlenir şimdi
Ay donanımlı yakamozun rengi..
…..
Yollara düşer güz yolcuları
Eskimiş bir aşkın masalını
Ücra kentin güneşinde eritirler
Nabızlar suskun,ıssızlık melodisi
Gözlerimiz söner sır güllerde
Ne sevgi ne de şiir kalır
Sözün sustuğu vadide…
…………..
11.02.2008