Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
Emrullah Süngü
Emrullah Süngü

Yoksul Tragedyası

Yorum

Yoksul Tragedyası

1

Yorum

2

Beğeni

0,0

Puan

1548

Okunma

Yoksul Tragedyası

(Şiir öncesi not: şiir çok uzun, fazlasıyla. Ama belirtmek isterim ki bölemiyorum da. Tragedya’yı parçalamak olmuyormuş. O yüzden tek solukta okumanız dileğiyle.)

I.
Veronika
Bu kış hüzünlerini tanıyorum
Yanağıma düşen kar tanesi
Bir suç ve günah işleyişi
Göğsüme yasladığım altıgen bıçaklar
Kimsesiz yalnızlığa sürüklüyor beni

Aleksei
Gözlerini kapatma Veronika
Günışığını söndürmek sana yakışmaz ki
Yalnızlığını bölüş benimle
Büyük dağlar arasından kalbime yaslan

Veronika
Oysa sana dokunmak ne zor
Ne zor yanına oturabilmek
Sil gözlerindeki yaşı Aleksei
Herhangi bir yalnızlığı başlatma

Aleksei
Suç mudur sanki yoksulların ağlaması
Kızgın bir yağın yuvarlanarak inmesi
Söyle bu endişeler bitmeyecek mi

Veronika
Biter elbet sonsuz kış günü
Hiç bitmeyen çağda biter
Dünyanın ekseni yavaşça ağlamaya başlar
Sen yalnızlığını da al git
Kimsenin bilmediği
Adının söylenmediği
Sonsuz yaza git

Aleksei
Gönlüme kar yağıyor Veronika
Sancılı hüzünler kaburgama batıyor
Yaşlanıyorum saçlarım beyaz
Sensiz gidersem kuşlar ölür

Veronika
Beni de yanına alırsan yalnızlık ölür
Günahsız koyunlar bacağından asılır
Oysa sana dokunmak ne zor
Bir şehrin istilasını başlatıyor
Dualarla yaşamak.
Bensiz çıkmalısın bu yolculuğa Aleksei
Kış günleri soğuk fincanlar boş kalıyor.

Aleksei
Dur Veronika! Öylece çekip gidemezsin
Senin yüzünde yaşayamadığım mutluluklar var
Bugün olmazsa yarın gideriz
Bir günde kurulmadı mı dünya?

Veronika
Benim gidişim Katolik Kilisesi’nden bu yana
İnce bir çizginin üstündeki vals
Yüzümdeki kırışıklıklar
Gitmek için hiçbir sebebim yok

Aleksei
Pekala acılarını ben alıyorum ellerime
Kalın kazaklar ör bana
Benim içime kar yağıyor.

II.
Bogdan
Bu yalnızlıktır saçlarımı döken
İnatçı huysuz ruh
Herkesin cebindeki olağan yalnızlık
Sanırım bitmeyecek olan. Ve eskimeyecek
Toplumsal hüsran
Yürüyoruz kimsesiz yalnızlıklara

Anna
Bogdan! Seni yalnızlığın ellerinde bile sevebilirim
Büyük meydanlardan geçen maskeli halk
Anarşizm kokan devrimler başlatırlar
Halkın suskun yalnızlığına katılma

Bogdan
Kuzey rüzgarlarına yenilen yalnızlığım
Kim bilir hangi iklimde
Kuruyan yaprakların ve kalabalığın
Eskimeyen diplerinde
Güneş gibi
Kırmızı-mavi yalnızlığımız
Şehrin üstüne çöken yorgunluk
Yıllanmış sigaralar

Anna
Ölüyoruz Bogdan
Kusursuz bir cinayet işliyoruz
Yaşamak en büyük cinayettir insanoğluna
Yaşamımız toplu intiharlar
Öyleyse ölelim
Ölelim yalnızlığımızla

Milenka
Kumlara tırpan gibi değen güneş
Ve karanlık gül
Sizi birer birer yalnızlığa bırakıyorum
Kalbimin donmuş kapaklarına
İnce sızılı acılarla
Vapurda demlenen hüzün
Sahilde dönerek uçan kırlangıç
Zamanın yorgun yalnızlığına yeniliyoruz

Anna
Sen dünyanın en bilinmez acısısın
Zamana bıraktığın hazin yalnızlık
Benim ellerime batan güller
Sorunsuz uçan kırlangıçlar
Özgür bırak onları Milenka!
Bugün yalnızlığımızı affet

Bogdan
Anna! Kimsenin bilmediği acılarımız var
Günbatımında dişlerini aya çeviren
İçimize ilik ilik işlenen
Solgun denizleri dalgalanıran
Bunlar,
Butün acılarımız bunlar


Anna
Öyleyse öldürün beni
Hiç yaşanmamış bir varsayıma kurban edin
Adımı kitap aralarında kurutun
Benim yalnızlığı kaldıracak zamanım yok
Yalnızlığın eskimiş şarabını ölüme kaldırıyorum
Ölüme!

Bogdan
Acılarımızı içimizde öldürüyoruz
Bizim yaşamımız günlük hadiselere kurban gidiyor
Sessiz parklardan hüzün içinde geçiyoruz
Büyük göç kavimleri
Belki de ağlayarak
Göçüyorum kadim yalnızlıktan

Milenka
Buradan bağırsak neye yarar
Yoksul bir çarşıda insanlar
Ağlanacak birer hüzünlü şarkı
Önümüzden geçen yalnızlığın cazibesi
Kalabalıklar süvari ordusunun şanını taşır gibi
Yalnızlık dimdik bir dağ gibi eğiliyor önlerinde
Kimsesiz hüzünler adına.

III.
Milenka
Boynumdan aşağı vuran güneş
Ritimli mutsuzluklar
Sonu gelmeyen meçhul intihar
Sanırım yalnızlık geliyor
Ölüm başlıyor bu kentte

Duraklara isim veriyorum
Göreceli üç kadeh şarap
Tarihsiz mektuplar yolluyorum yalnızlığa
Yoksulluk başlıyor bu kentte

Bir yalnızlığın yanına ilişebilen
Oturup günler boyu yalnızlıktan ağlayan
Aklıma doladığın bu çıkmaz sokak
İçimden toplum geçiyor endişelerle
Yoksuluz bu sabah da
Sabah ne kadar da erken oysa
Ölüm için
Kutsal kitaplar kavimleri öldürüyor tarihin çıkmazında
Benim içim sessiz
Tanrılar gökten hüzün yağdırıyor
Benim içim sessiz
Zamana yenilen yalnızlık
Ve sonu görünmeyen büyük kanyon
Adına yakabileceğim bir ağıt var
Yalnızlık alıp da başını gidiyor

Yine yoksuluz
Yine sevgisizce yazılmış şiirler.
Bu yalnızlığı hepimiz biliyoruz
Biliyoruz ama ölemiyoruz

Bogdan
Lakin gök gürleyecekti
Yıldırımlar feryatların yerini alınca
Gök yarılacaktı. Ne oldu
Yalnızlık şehri göçe sürüklüyor
Karıncalar koloni halinde
Toplu intiharlar

Şimdi yasak bize ölüm
Şimdi yasak bize ölüm
Yalnızken ölemeyiz.

Yaşanmış acılarımız kilise avlusunda uykuda
Adalet adına verilmiş hesaplar
Ölümler, toplu intiharlar ve seni sevmek
Sessiz şehri uykusundan kaldırıyor

Pekala! Rüzgar savursun
Ben dilimde mühürledim adını
Tırnaklarımla kazıdım bir mezarı
Mermeri, ağacı ve binaları örten hüzün
Beni de örtsün

Yaşasın ağlayan gözlü mutluluklar
Yaşasın eli kolu olmayan çiçekler
Sessiz şehri uykusundan kaldırıyor

Uzun kavak eğiliyor
Senin güzelliğin rasyonel bir devrim
Eski şarkıların kulağımı tırmalayan tınısı
Oysa yalnızdım
Yalnızdım çünkü sessiz şehir sensizdi
Sessizliğiyle uğraşmaktan yorgun düşen
Üstüne sensizlikle boğuşan şehir
Ölümün pençesine girmiş.
Çek çıkart şimdi yalnızlıkları
Bu şehirde güneş doğmalı!

Milenka
Doğ ey güneş! Dağların arasından
Atlarla hücuma kalk yalnızlığa
Ölümü ve yalnızlığı bir çırpıda yen
Özgürlük ihtiyaçtır.

Bogdan
Ellerini uzat Milenka
İçimde parçalanan hüzünler var
Yarım bardak hasret
Gün görmemiş bir evlat
Anne sevgisine eşdeğer
Ellerini uzat!

Milenka
Biz bu yalnızlıkla da yaşarız
Bir göl kırmızıya çalar
Zarifoğlu dağ başında ağlayadursun
Kimsesiz sevdamızı yalnızlığa satıyoruz
Henüz yaşanmamış acılara adına.

IV.
Veronika
Senin yalnızlığında bilinmezlikler var
Bunca zamanı peşine takışın
Ölümün suçsuz idamı
Yaşamaksa bir işleyiş biçimi
Ödevleri bilen kamu görevlileri
Deftere işlenen yalnızlıklar
Uzuyor böylece bilinmezlikler

Aleksei
Uzun yollu şehirler başlattı bilinmezlikleri.

Veronika
Oysa şuracıkta sevmiştim seni
Bencil mutluluklar çıkmazı
Voyvoda Sokağı’nda yatışıyor hüznüm
Bugün sen gidersen
Irmaklar eğrileşir

Aleksei
Hayır Veronika
Yadsınamaz güzelliğin
Bu yalnızlığın göz zevkidir. Bırak

Veronika
Bozgunlara kulak asma
Düşmanımız olan yalnızlıksa
Cephelerde sevişiriz
Acıyla avunmasın kuşlar
Başımı öne eğip selamlayacağım mutluluğu
Görüyorum sancısız ilerlemiş zamanı.

Aleksei
Sen yalnız değilsin aslında
Genelevde yaşıyorsun
Genelev çirkinliğindeki yalnızlık
Senin yalnızlığında boğulacak zaman
Yokuşlar hayasızca dikilecek karşında
Sen yalnız değilsin aslında
Meşru toplumda bireysin sadece

Veronika
Ölüm bir kurtuluş sancağı gibi çekildiği zaman göğe
Tanrıya baş kaldıran asil krallar
Yalnızlıkla düzlükte yürüyecek

Aleksei
Biliyorum ölümü, korkutucu yalnızlığı
İnsafsız varsayımlar geçiyor önümden
Bu boğuntulu boşluğu sırtlayamam
Ki papatyalı taçlar seversin sen
Benim ellerimde kan.

Veronika
Yenelim bilinmezleri Aleksei…

Aleksei
Benim kendime yetecek kadar yalnızlığım var
Korkuyorum karanlık aydan
Gündönümüne boyun eğen çiçekler
Var pekala. Benim hüznüm kıtaları aşar
Acılarımı yitirdim ben
Çoktan
Yaşamak denirse buna eğer
Enine ve boyuna yaşamak.
Zamanın para etmediği deniz ortasında
Sanki maviden yoksun ve soyut
Eğer yaşamaksa bu dediğin Veronika
Ben bütün düşüncelerden ve hislerden arınmış olarak yaşıyorum


Veronika
Ellerini ver Aleksei,
Ölümle anlaşmayı seçiyorum

V.
Topluluk
Ölüm bize ne kadar yakın
Sabahlarımız çok erken
Henüz güneşin ilk göz kırpışıdır bu
Ve biz… yalnızlıksa… en haşmetlisindeyiz

Kadim tapınaklarda yasaklı kelimeler buluyorum
Hatıralar başlıyor başımı döndürmeye
Yalnızlığın asil belalısı
Çek çıkart yalnızlıkları

Bölüm beş
Kavga küfür kıyamet
Kaosun baş ağrıtan çığlıkları
Yalnızlığa yenik düşen tavşan ayakları
Uğursuz melodi mutluluk
Ölüyoruz batan güneş gibi
Bizi dirilt başka bir şehirde tanrım

Dilimizde kutsal türküler
Yanan ağıtlar ve okunan masallar
Hüsran mevsimidir ahali
Duyduk duymadık demeyin
Yalnızlık bütün cazibesiyle şehrimize geldi

Bölükçe yürüyüş halindeyiz yapraklı kaldırımlarda
Kafamı taşa vuruyorum ve kar yağıyor
Ah! Ölüm bize ne kadar yakın
Yakın mıdır
Öyleyse kalemim kılıca döner
Başka intihar yolu bulamıyorum.

(Büyük bir kalabalık görüyorum
Sokakla caddenin ahenkle seviştiği nokta
İnsanlar hissiz performansın eşiğinde
Sanatçılar bedelsiz yoksullukta boğulurmuş)

VI.
Anna
Biblolar hastanenin önünde ise
Suçlu psikolojisine döner yalnızlık
Ritüellere boyun eğdiren alışkanlık
Yoksul ama soluksuz
Beni anlamalısın Bogdan
Üç günümüz var yaşamak için

Bogdan
Park köşesinde bekleyen yalnızlık
Sigaramı içlice çekiyorum. Duy bunu
Yaslan göğsüme olmazsa
Konstantinopolis ve Rus Ruleti
Bizi bekleyen türlü türlü ölümler
Sizi bilmem ama benim acelem var

Anna
Nasıl da geçiyor zaman
Gözümün içine işleyen ıslak hüzün
Ne de olsa bir kaçıştır ölüm.

Bogdan
Böl
Bir yalnızlığı iki ucundan tutup
Ortadan ikiye böl
İki kere iki yine de iki
Ben ve sen
Hasret ve hüzün
Yaprakların solacağı güne dek
Yani bir yılı daha bitirir gibi
Ölürsek. Kim bilir
Tanrım
Olmazsa sen bizi sev
Üşüyorum ben bu hüsranlarla

Anna
Bak bugün batıyor güneş
Bir gün daha sona eriyor
Yarın geldiği zaman önemle giyinmeliyiz
Yepyeni yalnızlığı karşılayalım!

Bogdan
Bilemiyorum Anna
Soğuktan hissizleşiyorum sanki

Anna
Uzat elini Bogdan
Gönlümde uçuşan kuşların ağlayışını duy
Gün gelir onlar da ölür
Biz ölürsek mutluluk fotoğraflarda kararır

Bogdan
Ben yaşamıyorum
Bu dünyadan bağımsız ruhum
Ve yalnızlığımın krallığı
Acımıyor artık düşlerim
Kırılmaz kalbim esiyor güçsüz yeller ile
Bu hüznü ve yaşamayı ben bilirim
Bilirim öyle ya
Kadeh kaldırıyorum görünmez mutluluklara
Yaşamıyorum artık nasıl olsa.

Anna
Üçüncü kez yakana iliştiriyorum
Şehrime gel
Gönlümde uçuşan ağlak kuşlar öldü
Seni yalnızlığın ellerinde bile sevebilirim
Daha da olmazsa öldür beni
Çözülemeyen cinayetlere konu olsun
Sıralansın bir kış günü
Benim yalnızlığı kaldıracak kalbim kalmadı
Daha da olmazsa, öldür beni.

Bogdan
Sen yapraksı sesinle ölüme giden yoldasın
Ben bu sessizlikle yaşayamıyorum arık

Topluluk
Çöl fırtınası
Toprakta biçilen yalnızlık teması
Yaşamak ve ölüm
İkisini eşdeğerinde terazilere konu etmek
Yapılabilecek en sıkı eylem
Meydan ortasında
Hüzün ve hasret adına
Diri diri yanan günahsızlar
Suçluyuz! hiçlik bizimdir
Destansı kahramanları içimizde öldürdük
Bizler de ölüyoruz ölümün sığ sandıklarında
Nefes alamıyoruz
Yalnızlığı sırtlayıp göçüyoruz

Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 
Yoksul tragedyası Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Yoksul tragedyası şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Yoksul Tragedyası şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Nevin subaşı
Nevin subaşı, @nevinsubasi
8.2.2015 14:29:31
Kötü bir akşamdı okuduğumda ama edebiyat adına da çok çok mutlanmıştım...

demeden geçmek olmazdı vesselam









© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL