(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
İnsanın var oluşunun getirdiği en büyük anlamsızlıklarından biridir hukuk ve kurallar. Öyle yanılgı içindeydi ki insanoğlu yüzyıllardır , sonunda bir arada yaşamayı ve paylaşma becerisini kaybetmeye başlamış ve sonunda hukuk denilen , özünde bir kesimin ego tatmininden başka bir şey olmayan , kurallar soytarılığını oluşmuştur. Acı bir tecrübedir ki ; tarihe baktığımızda , her zaman , dahi denilen insanların , ya zümreleri mevcut hukuk tanımamazlığınun getirdiği kendi hukuk kurallarını en sert şekilde uygulamaya kalktıkları ( Adolf Hitler gibi ) ya da insanoğlunun ferahı için savaştıklarında çamur oklarına ( Atatürk gibi ) mazur kaldıklarını görüyoruz. Hiç bir şekilde , insanlığın zararına olan dahiliği kabul etmesek de , sonuç olarak dahilik kavramının , ister dahi olan kişi yönünden ister dahiliğin sonuçları yönünden , insanlık tarafından kabul edilmediğini görüyoruz.
Düşünme yeteneğinin insanoğlu tarafından sadece kendini korumak bağlamında kullanılmak zorunda kalındığı bir dünya düzeni içerisinde , her ne kadar her çağda insanların bir arada huzur ve refah içinde yaşamaları için tasarlandığı görülse de , özünde bir kesimin diğer insanlara iyilik yapması amacıyla yola çıkıp en sert tiranlıklarla sonuçlandığı görülmüştür. Hammurabi kanunlarından tutun günümüz anayasalarına kadar bütün kanun ve kurallar bir kesimin diğer insanların üzerilerinde baskı kurmalarından başka bir şey olmadıklarını görüyoruz.
(Reklam dışı olarak!) Kurtlar Vadisi - Gladio filminde , bir sahnede , İskender Büyük karakterinin Polat Alemdar'a hitaben ; 'İnsanları yönetmek için korkuyu üzerilerinden eksik etmeyeceksin!' sözü söylemek istediklerime bir örnek teşkil etmektedir.
Bugün hala , milyonlarca Yahudi vatandaşını antisemitizm saçmalığı ile faşizan bir politika ile yok eden Adolf Hitler'in yandaşlarının nefes aldığı bir dünyada yaşıyoruz. Ama aynı yandaşlar dünya barışından da söz etmekteler ki bu da insanoğlunun ne kadar aciz bir duruma düştüğünü de gösteriyor.
Bengi dönüş ( sonsuz dönüş ) kavramı ile felsefeye yeni bir soluk getirmiş olan Friedrich Nietzsche'nin ; 'Tanrı öldü onu biz öldürdük' sözünün istedikleri gibi evirip çevirip insanları üzerindeki dini baskıyı kaldırmamak için çabalayan yobazlar sayesinde ateist denilen kesimce sahiplenmesi insanoğlunun trajikomik halinin bir örneğidir. Elbette , dini bütün insanlara duyduğumuz saygıyı ateist düşünceye sahip insanlara da duymalıyız ancak ; sırf kendi düşüncesini empoze etmek için , söylemlerinde özgürlükten bahseden bir kesimin insanların düşünce özgürlüklerini yok etmek için çabalamaları da ayrı bir ironi olmuştur yıllarca.
Ve Mustafa Kemal Atatürk... Bir önder ister kötü olsun ister iyi olsun , önderi olduğu toplum tarafından saygı görüyorsa o toplumun saygısına da saygı duyulmalıdır. Kimse kimseyi sevmek ve ya saygı duyma zorunda değildir. Bir önderin düşüncelerini İtalya'daki Mussolini örneğinde olduğu gibi , korku ve zoraki koşullar ile kabul etmek , her ne kadar psikolojik bağlamda düşüncesini kabul ettirenin kendi korkusunu gizlemesinden baika bir şey olmasa da , toplum yönünden bakıldığında trajikomik bir durumdan öteye gidemez. Türkiye Cumhuriyeti tarihine baktığımızda , ne Nazi Almanyasındaki bir kesimin gaz odalarında yakılmasını ne Mussolini İtalyasındaki bir görüşü kabul ettirmek için işkenceleri ne de Stalin Rusyasındaki iktidar karşıtı insanların insanlık dışı yaşam koşullarına zorlandığını görüyoruz. Mustafa Kemal Atatürk'ün de yanlışları olmuştur mutlaka. Her ne kadar sözlerimle çeliştiğim gibi bir durum ortaya çıksa da , ne yazık ki , insanlığın bir gereği olarak, Mustafa Kemal Atatürk'ün de savunulması için bir çok karşıt görüşlü insan yol olmuş ya da edilmiştir. Olması gereken bu mudur sorusunun cevabının da yeri bu değildir.
Sonuç olarak, ister Atatürkçü olun ister karşıt görüşlü olun , bir devleti kuran kişinin düşünceleri ve felsefesi ile yönetilen bir toplumun bireyi iseniz ve o devleti kuran kişinin düşünceleri ve felsefesini beğenmiyorsanız ( ki şahsen buna saygı duyarım ) , buyurun meydan sizindir derim. Kurun devletinizi ve düşünce ve felsefenizi aktarın.
Ben ne Atatürkçüyüm ne de değilim. Ben Atatürk'ün bana armağan ettiği Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Bu yazıyı beğenmeyenlere de saygı duyarım.
Kurtulamazsın Atatürk’ten… Soyadını silip, kravatını atıp, Şaban ayında dünyanın neresine kaçıp gitmek istersen git… “Türkiye’den” deyince sana Atatürk’ü sorarlar… Çünkü Atatürk; Türkiye’dir…
*
Dört yanına bak… Bu kentler, bu caddeler, bu memleket, bu devlet… Bu yer, bu gök… Şu elinde küçük bayrağı ile minik kız… Şu al bayrakları ile gelen milyonlar… Dün yanaklarda gördüğün o gözyaşları… Ama inşallah yakında mutlu günlerde kahkahamızdır; Atatürk…
Kurtulamazsın Atatürk’ten… Soyadını silip, kravatını atıp, Şaban ayında dünyanın neresine kaçıp gitmek istersen git… “Türkiye’den” deyince sana Atatürk’ü sorarlar… Çünkü Atatürk; Türkiye’dir…
*
Dört yanına bak… Bu kentler, bu caddeler, bu memleket, bu devlet… Bu yer, bu gök… Şu elinde küçük bayrağı ile minik kız… Şu al bayrakları ile gelen milyonlar… Dün yanaklarda gördüğün o gözyaşları… Ama inşallah yakında mutlu günlerde kahkahamızdır; Atatürk…
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.