0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
827
Okunma

Ne zaman kırıldıysa gökyüzü
karanlığın en hüzünlü matemiyle kaçıyorum yokluğuna,
Bu mısralarda en harika tutku gözlerin
Uçuk bir ayazın sığınağı gibi yaşların
ve darmadığın olduğum rüyalar
seni bana getiren güneş
karanlığın en saçma noktasında
göz rengini kıskanan gece
ben bir rüyadan
arsız sevda kapanışına göçüyorum.
Ruhumu yitiriyorum gece cinnetlerimde
yanağından kaçırdığım tebessüm benliğim
ve kahverengi yok oluşlar sesim.
Yazınsal saçlarına düşen satırlarım,
Bıraktığın yerden seni sevmeye damgalanmış
hecelerin hüzün getirileriyle
mahkum bir yürek bağışıklık kazanıyor sana
ve en bağımsız halimle
beklediğim her sana firari bir yitik benliğimle
hangi yaramdan yırttıysan ezgimi
oradan satırlanıyorum yazınsal saçlarına
ve dağılışlarıma,saçlarına,rüzgara.
En düzgün yarınlarda en imkansız bugünleri es geçiyorum
dünüm oluyorsun bilmediğim bir şehirde
bilmediğim bir kırgınlığı terkediyorsun.
Son kez kulağıma değseydi sesin
konuşmayı yitirirdim bilmiyorsun.
Yazınsal saçlarına düşen satırlarıma yazıyorum
Kaç defa!
Kaç son mutluluk?
Yanağımdan düşen tebessümler gideli
Kaç mutluluk gitti,
Sen gittin gideli
gülmeyi yitirdim sevgili.
Yanağımdan esirgediğim mutluluklar
uyurken sancılanan yüzümdeki gamze,
Ellerin yüzümü sarardı ya
eskisi gibi
değilim şimdi.
Artık sonsuzluk sadakatine mühürlenmiş
bitap bir sevgiyim inan.
Ve seni kaybettiğim günden beri
Eşsiz bir karanlık tam saçlarının renginden vuruyor kalbimi
ve aydınlığına göçüyorum senin gecenin
karanlık bir rüyada aydınlık sebeplerimle seni yitiriyorum.
Sensiz kaldığım seni,
Bu kez sensiz kaldığım seni tam kalbimden vuruyorum.
Yıkılıyorum yalnızlığa
karanlığa,
Pesimist bir ruh yakalanıyor,
karanlık kutsanmışlıklardan
aykırı bir hezimet oluyor ruhum,
Ruhum ben kaybedişim,sen
ruhumda,sen
kaybedişimde sen!