1
Yorum
11
Beğeni
0,0
Puan
1421
Okunma

Hadi bir pençe tak yüreğinin tabanına,
Görsün âlem kederi nasıl yürüdüğünü.
Ağzımda cam kırıkları,
Dilim dönse için yanacak,
Sussam içim…
Radyodan lanetli melodilerle boğuşurken kent.
Apoletleri sökülmüş,
Yabani bir acı evcilleşiyor karargâhımda.
Ağzında sönük bir sigarayla,
Mavi bir rüzgâr,
Elleri arkasından bağlı,
Gözleri kapalı yürüyor yalnızlığı.
Bir fahişenin hayatı yürüdüğü gibi.
D/üşüyorum gözlerimi kapattıkça,
Sevgili mazimiz götünü sallaya sallaya
Aklımın sıratından geçiyor,
Aşağıdan bir şeytan üflüyor bacak arasına,
Giden orospu oluyor,
Geri kalanlar fazlasıyla pezevenk,
Salya sümük akıyor hayat.
Çekilmez oluyor her şey,
Hastane odası da hiç sıcak değil,
Sidik kokuyor koridorlar,
Temizlikçi kız acı siliyor cam kenarlarından,
Türküler yüzüne tükürüyor ezginin,
Bu ne denli densizliktir,
Bu ne biçim sensizliktir.
Yiğit bir acıdır göğsümü yumrukluyor,
Anahtar deliğinden soluyorum hayatı.
Ağır ağır üstüme çöküyor cehennem.
Devasa bedenimle,
Mavinin bir köşesinde kıvranıp yatarken,
Gördüm renklerin masaldan kaçtığını,
Gördüm gidişinin ayak izlerini,
Şimdi,
Şu vakt-i zamanda
Çıkıp
Gelmezsen
Deniz kenarında,
Tahta bir bankta,
Az sonra kıyameti zapta geçirecek Tanrı.
D/eli kanlı kâtibine.
nÖBETÇİ_pİYANİST