0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
926
Okunma

Sokak
suskun kalmış,
nefesler o saatte bir bir
emelleri uğruna yola çıkmışlardı
Bir köşede
ve sessizliğin olanca heybetiyle
nazarlarını saklamayan bir can vardı
Etrafına
şaşkın şekilde bakınıyor,
sanki sinesinde
sualler peşini hiç bırakmıyordu
Neydi sancısı,
dile gelmeyen acısı,
burukluk içinde kıvrandıran
hicran yarası ardı
Henüz
pencereler açılıyor
güneşin haneye girmesi için
gayretler bir bir boşalıyordu
Gecenin
mağrurluğu ve düşlerin ağırlığı
çehrelerden bariz birşekilde okunuyordu
O gün halde
ruhun ve kalbin inhisarında
aşkın vecdiyle buluşması okunmuyordu
Her an
bir korkunun
ve telaş içinde koşturmanın
zamanıydı, geriye sabır kalmıştı
Hükmedilen
ve icrayı talime mecbur addedilen
o düşünceler her yanı kuşatmıştı
Tabi olmak,
ses çıkartmadan itaate
zorunlu kılmak,
ruhlar için nasıl bir azaptı
Kalp,
yüreğe tercih edilirken,
akletmek, mukallitlikle
yarış ederken çile başladı
Fikretmek için
akıl ve idrakin gayrete tabi olan
merakı hasletin ilmi saklanmıştı
Suçlamak için
bahaneler listeler halinde
ezbere tabi idi,
tercih hakkı kimin haddiydi
Masum kitaplar
dahi suçlu telakki edilen, insanın
çehresine bakarak ilan edilendi
Neler
çekmemişti ki bu millet,
reva görülen her vakitteki şiddet,
elbette içimizdendi
Peki,
değişenler ne idi
tarih ve atisinden hunharca
kopartılan bu neslin hikayesiydi
Kimileri
nara attı, kimileri boşluğa bakarak
hicranı sürur miskaliyle yudumladı
Hüzün
içimizi yakan ve anıldıkça
yüreğimizi burkan
ne müthiş bir elim romandı
Süt
dilenen çocuklar annesinden alındı,
kahbelikler ortalıkta hoyratça salınmıştı
Neslin
serencamında ne edep bırakıldı
ve ne de dert
edinmek esasında gaye sayıldı
Mustafa Cilasun
5.0
100% (1)