1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1078
Okunma

Çocuktuk,
Mutluyduk,
Dert nedir bilmezdik.
’Sen artık büyüdün’ dediler,
Kısa pantolonumuzu çıkarttılar,
Uzun pantolon giydirdiler.
Fakat biz içimizde saklamıştık o mutlu çocuğu
Hep çocuk mu kaldık - büyüdük mü,
Bilemedik...
Sonra,
Hem okuduk,
Hem gezdik tozduk,
Doğrularımız da oldu, yanlışlarımız da...
Bazen düşündük de hatalarımızı,
Boş mu verdik - üzüldük mü,
Bilemedik...
Okullar bitti sonunda,
Mühendis olduk,
’Yüksek mühendissin’ dediler,
Bu ’yüksek’ sıfatını hiç sevemedik.
O sıfatla
Yükseldik mi - küçüldük mü
Bilemedik...
Derken aile, çoluk çocuk,
Bir yanda tarifsiz mutluluk,
Bir yanda sıkıntılar, hep artan stres, gerginlikler,
’Çok asık suratlı oldun, biraz gül’ dediler,
’Peki’ dedik de oyun gereği,
Sırıttık mı - güldük mü,
Bilemedik...
Sonunda
Yaş kemâle erdi,
Erdi de geçti bile,
Yaşlılık büke dursun belimizi
Dönüp baktık, bunca yıl neler yaşamışız diye;
Şükrettik Rabbimize,
Ne diledikse, ihsan etmiş bize...
Gerçi, biz de,
Sahip olduklarımızdan başka şeyler dilemedik,
Mutluluk bu muydu, mutlu muyduk, değil miydik,
Bilmedik, bilemedik...
Bir de toplumsal yanı var ya yaşamın,
Hani, milletçe yaşadığımız;
Neler geldi, neler geçti başımızdan,
Kimler geldi, kimler geçti,
Uzaktan kumandalı yönetimler, darbeciler,
Onursuzlar, hırsızlar, sömürücüler...
Onlarla da yaşadık yılları,
Ağarmış sakallarımızdan
Utancı silemedik;
Yaşadık yaşamasına da,
Yaşadık mı- öldük mü
Bilmedik,
Bilemedik...
Ünal Beşkese
5.0
100% (3)