Yüzlerce sevgi asılı havada.. Telefon mesajları gibi belirsizlikte kayboluşları.. Birinin ismini silmek listeden…. Nokta koymak gibi yaşanmışlıklara.. Hüzünler çöreklenmiş hayatlarımıza.. Lekesiz mutluluklar bekleyişi aşklarda… Çıkarcı gönüllere verilen sevdalar… Hiç kapanmayacak olan yara sızıları… Hep bir doyum peşinde aşkın kalbi.. Tatmin olunca veriyor katil nefesini.. Oysa kahramanlık ve cesaret isterken merhum sevgili.. Bitti kelimesiyle son verir kılı kıpırdamadan sevdim diyen kişi… Sonra yoklukları seviyor sevda… Yoklukların verdiği acıları büyütüyor bağrında… Giden kimsesiz kalmış aşkın ardına.. Sessiz ağıtlar yakılıyor sayfa sayfa… Ansızın yol ortasında unutulmuş gibidir aşk… Köşe başından çıkacakmış gibi bekler sevdayı.. Avutur kendini kandırıkçı sarmalamalarla… Gönül bahçesinden kovulmuştur oysa… Vaatler, İltifatlar, Sözler bir poşet içine konup… Kıstırılmıştır kolunun altına… V e kimsesiz bırakılmıştır.. AŞK…
11 / 09 / 2014
Paylaş:
7 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yüzlerce sevginin havada asılı kalmasının nedeni umursamazlık olabilir belki ya da bıkkınlık yorgunluk. Zor seviyor, zor aşık oluyor insan. Aşk için, ağlıyor, heyecanlanıyor, üzülüyor. Kime aşık olduğunun, kim için üzüldüğünün hiçbir anlamı yok, Kim sadece bir araç, bir hiç gibi. Avutuyor kendini kandırıkçı sarmalamalarla, bu kadar kolay mı aşk, gerçek aşk unutulunabilinir mi, yerine başkaları koyulabilir mi. O olmadı bu olsun denilebilinir mi Ben sahipsiz, kimsesiz bırakmam aşkımı, karşımdaki umursamasada O kadar kolay yaşanmıyor o duygular Selamlar
"Oysa kahramanlık ve cesaret isterken merhum sevgili.. Bitti kelimesiyle son verir kılı kıpırdamadan sevdim diyen kişi…"
Bir şiiri,kimsesiz bırakılanlara ithaf etmek...yabana atılır bir nezaket ve emek değil bence...zaten şiirin başlığında başlıyor "kimsesizler" yaman kavramıyla aşkın garipliği...sokak çocukları gibi...yetim ve öksüz kalanların yaşam hikayeleri gibi dramatik...yüreklerimizi sarmalarken kimsesizlik...yetimlik...öksüzlük...bir dramın betimlemesi çıkıyor bizleri savuran cinsinden karşımıza...yaman mı yaman bir konu bu...içimize eğilmeyi çoktan unutup da,güncel sanallıklar ve eğlencelerle bastırdığımız yaralarımızın kabukları açılıyor mısraların avazlarında...
sahi ya,nedir bu bitti...gidiyorum...hoşçakal demeler falan...hem de kılı kıpırdamadan...hem de "seni seviyorum"falan derken..."yoluna ölürüm...canım kurban sana..seni,kendimden bile çok seviyorum vb. cümleler savrulurken havada...meğer,"insan,insana can kadar yakınmış da,fakat cihan kadar uzakmış"diye haykırmamak elde mi..?
"Avutur kendini kandırıkçı sarmalamalarla… Gönül bahçesinden kovulmuştur oysa… Vaatler, İltifatlar, Sözler bir poşet içine konup… Kıstırılmıştır kolunun altına… V e kimsesiz bırakılmıştır.. AŞK…"
ve,aşk kandırır kendini hep...hem de kandırıkçı sarmalamalarla yüreği..."Çok seneler geçti,dönen yok seferinden"şarkısını fısıldar da geceler ona..."oysa,sen kovuldun o gönül bahçesinden"gerçeğini kabullenemez yürek...Ah ki ah...ne vaadler...iltifatlar...geceler...saatler...yeminler...şakalar...hasretler barındırır içinde o sevda...tıpkı reklamlardaki gibi "tak sepeti koluna"misali,barındırdığı maziyi kefenler bir poşete ve kimsesizler mezarlığına yol alır sessizce cenaze namazı kılınıp da,helalleşmeden...Kimilerini de"kimsesizler yurduna...kimilerini,bir dağ başına...kimilerini,bir ıssız mekana..kimilerini...kimilerini...yollar da yollar biryerlere...fakat,ortada kalakalır aşk...nereye gideceğini artık yüreği bilir...
sen yok musun sen ey aşk...işte bir annenin dokuz çocuğa bakıp da,çocukların bir anneye bakamayıp da ortada kaldığı gibi işte böyle kalakalırsun ortalarda...yaman mı yaman bir dram...
tebriklerim,aşk yüzünden..aşkın ortada bıraktıklarına ithaf ettiğiniz bu dramatik betimlemenin güncel realitelerle örtüşmesindeki sarmalanışına ve avazların rengindeki iç seslerin güzelliklerineydi...selam ve saygılarımla...
Aşk belki hiç bu kadar irdelenmemişti... hiç bu kadar yoklanmamıştı yalnız bırakıldığı yerde... sahi bir çöp gibi atmak.. ve yeniden başka bir gövdede vücut bulmak.. çöpten dönüşüme uğramak gibi değilmi aşkın serüveni... siz söylenebilecek herşeyi ele almışsınız.. bende sizi tebrik ederim mısra mısra anlamına vararak yapmışsınız yorumu.. bazen şiirler sadece okuyup yorumlanmayla güzel ve anlamlı kılınmaz... şiirler okuyup yutup sindirip hissetmeyle de anlamlı kılınır... şiirime duyumsayarak yaptığınız güzel yorum için teşekkür ederim... saygılar....
Aşk belki hiç bu kadar irdelenmemişti... hiç bu kadar yoklanmamıştı yalnız bırakıldığı yerde... sahi bir çöp gibi atmak.. ve yeniden başka bir gövdede vücut bulmak.. çöpten dönüşüme uğramak gibi değilmi aşkın serüveni... siz söylenebilecek herşeyi ele almışsınız.. bende sizi tebrik ederim mısra mısra anlamına vararak yapmışsınız yorumu.. bazen şiirler sadece okuyup yorumlanmayla güzel ve anlamlı kılınmaz... şiirler okuyup yutup sindirip hissetmeyle de anlamlı kılınır... şiirime duyumsayarak yaptığınız güzel yorum için teşekkür ederim... saygılar....
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.