6
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1468
Okunma

AH İSTANBUL !
Buruk bir ay doğuyor geceye
Pırıltısını yansıtmayan akisler rehine
Simasında gergef gergef işlenmiş bulutlar
Kimlere parlar yaklaştıkça kaybolan ölü yıldızlar
Belki nedenler dizelere amade
Keskin çizgilerle özgürce
Nakaratlar sıralandıkça atfedilenlere
Ah İstanbul
Dinler misin beni bu vakitlerde ?
Sabahı bekleyen martıların nefesinde
Mendil salladığım günlere hatırat şu anki seferim
Şafak sökmeden göklere
Divitin ucunda ezberlerim
Limanda konaklayan gemiler misali
Bir noktada nöbetteyim
Sağanak sağanakdır sonbahar hüznü
Ve yine anarım kalbe dolan o yanık türküyü
Dudaklarımda mırıldanırken denizin ıssız sesi şahitse
Belki yine gelirim...
Nazende sevgilim..
Bir başka efsanesin gözbebeklerimde büyüyen
Kentin ışıklarında dalga dalga portreler çizen
Basamaklarında barınan kurulmamış dengeler
Vuslatsız bekleyişler
Artı, eksiler arasında yükselen yedi tepen
Nazarımda değişmedin sen
Her şeye rağmen
Sabahın ışıkları doğarken tenine
Ah İstanbul
Gülümse...
Gülümse soluksuz yüzlere...
Ne dersin
Gidelim mi eskiye..?
HAZAN
5.0
100% (10)