..... kaderin cilvesinde oynaşırken seçimini yaptık sevginin




Bir varmış bir yokmuş gibi yıllar
bir varmış bir yokmuş gibi günler
bir varmış bir yokmuş gibi sevgiler

bir varmış bir yokmuş gibi eceler diyarı
bir varmış bir yokmuş gibi yaşanamayanlar
bir varmış bir yokmuş gibi masallaşan gelecek
bir çokmuş bir çoklu çocukmuş çıkıp gelen periler

oysa gökten üç elma düşmüyor
kirlenen dünyayı sevgi çemberine çevirsin
şükür ki aramızda hala o üç elmayı pay edecek

sihirli değnegiyle dünyayı sevgi pıtırcığı haline getirecek
göz mimikleriyle sevgiyi kirpiklerinden akıtacak
yürüyen periler var

...

dün çocuktu büyüyenler
bozulmamış kalbi saflığıyla yaşayanlar
şimdi koca bir gül bahçesi oldular
kapı duvarı aşıp içine sığmaz oldular
ana kraliçenin ece perisi oldular

hile nedir bilmeyen
aklı selim ile akıl yarıştıran
insan anlamında değer veren
geleceğin neştersiz muayenesi

iki yüzlü insan bahçesi değil ki
öne dizilsin gülücükleri
arkasından baksın pütürcükleri


gözümüz kapalı gördüğümüz gerçek
gözümüz açık göremediğimiz gerçek

artık kalbimizi hijen bakımından
kontrol altına aldık
kibirlede işimiz olmaz
sahte periler de zarar veremeyecek


ah
düş_ düm
düşlerden
bir düştüm
uyandım ki
güneş uykusundayım
hava sıcak mı sıcak
midemden geliyor
caklu cuklu sesler
kös kös de köz köz
kafamda bir balyoz
tos tos da toz toz


aklım kalbime kaçmış
beynim mideme düşmüş
iki akıllı bir düşte gezer mi
kamil de kamile de kemale ermiş


şimdi vakit çok geç olmadan
güneş bizi ay ruhumuzu üşütmeden
pembe panjurlar kepeklerini kapatmadan


güneşle kalkacağız
güneşe yürüyeceğiz
gün güneş bizden önce kalkarsa
küsmeyeceğiz
gülümseyeceğiz
güleceğiz



çünkü hep tekdik
tek kaldık hayat denizinde
tek olacağız eceler diyarında

çünkü ! onların hepsi bir melekti
yüz yıllık bir hayat verdi
yoksa nasıl serilirdi
cennet anaların ayakları altına


Gülay GÖKTÜRK