Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
Mecit Aktürk
Mecit Aktürk

HAYATIM "ŞiiR GiBi"

Yorum

HAYATIM "ŞiiR GiBi"

12

Yorum

10

Beğeni

0,0

Puan

2116

Okunma

HAYATIM

HAYATIM "ŞiiR GiBi"

Dünyaya teşrif için Hakk’tan gelince izin
Açıldı perdeleri sırlı âlemin, gizin...

Etrafım insan dolu henüz "acemi er"dim
Gözyaşları içinde ilk tekmilimi verdim.

Çok geçmeden aldılar anamın kucağından
İç çektim, medet umdum tandırın sıcağından.

Aylardan Şubat ayı, hava ayazdı, güzdü
Benden güçlü bağıran horoz, bir de öküzdü.

Hakkını yemeyelim gece uluyan kurtun
Nüfusu bir artmıştı doğduğumda Bayburt’un.

Görkemli kalesiydi tek ziyneti, takısı
Hâlâ burnumda tüter taze tezek kokusu.

Tipik bir yöresidir bizi biz yapan ruhun
Taa uzaktan duyulur yanık sesi Çoruh’un.

İkinci varisiyken ailemizde tahtın
Somurtan surat gördüm; dediler "işte bahtın!"

Bir baktı ki yüzüme sanırsın ki düşmandım
Daha üç gün geçmeden doğduğuma pişmandım.

Bir el tanıştırırken höllük ile hissizce
Fısıldadı bir melek kulağıma sessizce;


"Dünya dedikleri yer iki kapılı handır"
Her beşer hakikatte bir tüccar, bezirgândır!

En değerli üç şey var; sağlık, zaman ve îman
Allah’tır tek sığınak, O’dur güvenli liman.

Yarına olmaz güman; sayılıdır nefesin
Can denen tende kuştur; kilidi yok kafesin.

Güzel hasletle süsle gönül denen yapını
Davetsiz bir misafir çalar er geç kapını.

Sakın ola değmesin haram lokmaya elin
Ardına düş ilimin, güzel, salih amelin.

Alay eden olsa da sen hayrı tavsiye et!
Unutma! Aslolan şey; Hakk’ka sadakat, niyet!

Önceden belli değil varılacak yeriniz
Bunu tayin edecek kâr - zarar defteriniz.

Menzile giden yolda çok engeller çıkacak
Şeytan denen bir zalim seni sık sık yıkacak.

Sakın ola pes etme! Deme ki "kaçtı tren"
Bin kez yere düşsen de, ayağa kalk ve diren!

Akleden yüz çevirmez Yaradan, İlâh’ından
Kurşun atar şeytana irâde silahından.

Hani olur ya, birgün, günah dolarsa heyben
Yetişsin imdâdına gözde yaş ile tövben.

Nedâmet içten ise ve pişmanlık sahiden
Ümit kesmek günahtır Rahmet-i İlâhî’den.


Gözlerim yarı açık ilk dersimi almıştım
Az sonra herkes gitmiş, yapayalnız kalmıştım.

Anam ya tarladaydı ya da evin işinde
Yorgunluk saklı idi zoraki gülüşünde.

Az mı çekti garibim kayınvalidesinden
Bolca nasipdâr oldu feleğin sillesinden.

Yavrusunu koklamak özel izne tabiydi
Allah rahmet eylesin, ninem çok asabiydi.

Zulmün adı anane, gelenekti, töreydi
Kurban olduğum sılam geri kalmış yöreydi.

Gelecekten ümit yok, fakirlik diz boyuydu
Talihimin karası koyudan da koyuydu.

Doğar doğmaz takılıp paslı hayat çarkına
Beş yıl geçirdim böyle varamadan farkına.

Muhtemelen yayılmış süratle dilden dile
"Müjde" denilen haber duyuldu köyde bile;

"Taşı toprağı altın" denince İstanbul’un
Ardına dek açıldı bâbı gurbet yolunun.

Satıp tarlayı, evi kelepir fiyatına
Sözde "elveda" dedik sefâlet hayatına...


Tren sanki gitmiyor, âdeta kaçıyordu
Görünmez bir el bize yolları açıyordu.

Bir öğlen sıcağında yorgun varınca gara
Hayretlere düşürdü gördüğümüz manzara.

İnat edip de şayet tutmasaydım elinden
Ezilir, kaçamazdım, akan insan selinden.

Belli ki tüm işlemler halledilmişti baştan
Ahşap bir ev almıştık İstanbul Beşiktaş’tan.

Semt değil bir efsane, futbolda bir isimdi
Duvarımı süsleyen, gurur veren resimdi.

Boynu bükük kalsa da cok kez seyircisinin
En eski takımıydı dünyanın incisinin.

Yaza güneş yakışır, zemherî, ayaza kar
Sağlıklı vücutta kan siyah ve beyaz akar!

İstemeden son verip haklı methiyemize
Devam edelim dostlar hayat hikâyemize;

Babamdı, zaruretten şehire ilk alışan
Onbeş nüfus içinde tek iş bulan, çalışan.

İnşaatta kalfaydı, gayreti çoktu ama
Sökük fazla olunca kapatmıyordu yama.

Bir kaynana dört gelin ve daracık bir alan
Kavga yoktu desem de, herkes bilir ki yalan.

Alnımızın akıyla çıksak da her "savaş"tan
Çok geçmeden sürüldük, ayrıldık Beşiktaş’tan.


Hafızamda dün gibi kirada geçen günler
Izdırap ile dolu hüzün veren sürgünler...

Ucuza arsa bulup varoşlarında kentin
Bir gecekondu yaptık, sakini olduk semtin.

Artık yuvamız vardı; sadece bize ait
Yoksul lâkin mutluyduk; Yaradan buna şahit.

Daha sekiz yaşımda öğrendim tersi, düzü
Pek içten gülmüyordu henüz bahtımın yüzü.

Ülkemin de durumu bizden iyi değildi
İMeFe’ye boynumuz o günlerde eğildi.

Musluklar "tıs"ladıkca su taşırdık çeşmeden
Kolay mıydı getirmek hiç çamura düşmeden.

Çok şey karaborsaydı; çay, şeker, aygaz tüpü
Milletçe kuyruktaydık, milletçe sinir küpü.

Yağ çekerdik bakkala, iki kalıp yağ için
Mukadderat sanırdık; sormazdık neden, niçin?

Tek derdim derslerimdi, Futbol ise tek hobim
Dört kardeştik "önceden", biri kız, biri abim.

Yüzünü görmesem de, geçmek olmaz anmadan
Bir abim vefat etmiş henüz isim konmadan.

Şüphe etmem kaderden, sormam "onun işi mi?"
Bu yıl toprağa verdim kalan üç kardeşimi.

Kanatmamak adına yüreğin yarasını
Hızlı adımlar ile geçelim burasını...


Birgün baktım babamın başı öne eğilmiş
Dedi "evlat İstanbul meğer cennet değilmiş."

Çok geçmeden anladım hüznünün sebebini
Yuvamızı yaparken borç delmişti cebini.

Izdırap had safhada iş arayanlar çoktu
Yurt dışına gitmekten başka çaresi yoktu.

Vize çabuk çıkınca ne hayaller kurmuştuk
Ok atan çoktu lâkin, hedefi biz vurmuştuk.

Doldurup umutları eskice bir valize
Gözyaşları içinde veda etmişti bize.

Ayrılığın adresi Sirkeci´nin garıydı,
Trenden geri kalan bir hüzün rüzgârıydı.

Gurbetin manâsını ben o gün anlamıştım
Kimseye göstermeden, gizlice ağlamıştım.

Onu bizden ayıran aş-ekmek parasıydı
Yüreğimizi yakan bir hicrân yarasıydı.

O’na sürgündü hayat, bize zehirdi yemek
Demek böyleymiş meğer, ağlarken gülümsemek.

Üç beş kuruş artırıp hemen dönmekti gâye
Farklı bir şekil aldı bu hüzünlü hikâye;


Anam ve dört evlâdı; yarı tok yarı açtık
Henüz yaşımız küçük, henüz ona muhtaçtık.

Işığında ders yapar cimri gaz lambasının
Değerini bilirdik anamın çorbasının.

Ne kadere küs oldum, ne azmimi yitirdim
Bir kez olsun kalmadan liseyi de bitirdim.

Eskiden benim için yüksekokul masaldı
Oysa ilk imtihanda Fakültem Siyasal’dı.

Ailece çok çile, nice engel aşmıştık
Yetmişli senelerin sonuna yaklaşmıştık.

Nerden bilecektim ki sevinç kısa sürecek
Kader "imtihan" edip, yeni bir ağ örecek.

Kavgam var deyip biri, mevcut sistem, düzenle
Düşman etti herkesi birbirine özenle!

Darbeye sebep için kan akmalıydı, aktı
Akıllar esarette, kalpler kırgın, kuraktı.

Kardeş kardeşe düşman, öfkeliydi, âsiydi
Kahveler, gazeteler, giysiler siyasiydi.

Karşılığı kursundu barışa davetlerin
Failleri meçhuldü nice cinayetlerin.

Evlere hakim olan can korkusu, kederdi
On yaşında çocuklar mahallede "lider"di!

Sanıyorduk kaderdi; kanıksamıştık zirâ
Kanı kanla yıkardık; kapanmıyordu yara.

Ya sağcıydın ya solcu, ya dost idin ya düşman
O günlerde şeytandı doğduğuna tek pişman.

Yarana bastı isem, utanma, ağla Mamak!
Maziyi yâd ederken mümkün mü ağlamamak?

Hava puslu mu puslu, "kurşun"dan da ağırdı
Babam bilet gönderip Almanya’ya çağırdı.

Vedâ günü anama sıkı sıkı sarıldım
Sanırım o gün ilk kez talihime darıldım.

"Benim beklenen adam, yaraya derman hekim"
Diyerek başa geçti bir general "netekim".

Berlin’e vardığımda her yer bembeyaz kardı
Almanya büyük devlet, lâkin gönlüme dardı.

Bir tek hedefim vardı; sürgünü kısa tutmak!
Mahzun, garip gönlümü hayal kurup avutmak!

Yükleyip umudumu hayalimin hırsına
Üç ayımı harcadım yabancı dil kursuna.

Eksik fazla demeden Alman’ın akçesine
Çalıştım, katkı sundum aile bütçesine.

Daha on ay dolmadan alıp geçer puanı
Kazandım ilk hakkımda Üni’de imtihanı.

Gençlik şelâle gibi içimde coşuyordu
Akrep ile yelkovan ardımdan koşuyordu.

Futbol "kara sevda"mdı, belki de tek zaafım
Albümlerimi süsler yüzlerce fotoğrafım.

Beni sahada gören kartal konmuş sanırdı
Kuşlar kaleye baksa eminim kıskanırdı.

Forvetin şutlarını tam doksandan alırdım
Her uçuşta havada on dakika kalırdım.

Meğer o güzel günler yalancı bahardanmış
Az ötesi uçurum, yollar buzdan, kardanmış.

Bir trafik kazası bozdu tüm p(i)lanları
Simsiyaha boyadı anıları, anları.

Tiyatroda gibiydik; perde kapandı, indi...
"Sorumluluk" denen yük omuzlarima bindi.

Dindi gönül bahçemin coşkun akan deresi
Sıktı derdin, kederin can yakan cenderesi.

O gün gedik açıldı, tâkatimde, gücümde
Yarım kalan okulum bir uktedir içimde.

Zaman ne güzel doktor; Rabbim şifa verince
Sıla yolu gözüktü yaş kemale erince.

Gençliğini bırakıp Gurbetin kucağına
Döndü babam yeniden Vatana, ocağına...


Mevsimin yazı da var, günler uzun, ak ama
Yalnızlık sülük gibi yapışmıştı yakama.

Bir yaz günü sabahı güzel olunca hava
"Belki son fırsat" deyip çıktım zorlu bir ava.

Fazla vakit geçmeden keklik ovaya kondu
Yayım tek atımlıktı; bu ilkti ve de sondu.

Geç de olsa bulmuştum gönlümün perisini
Halden anlayın dostlar, sormayın gerisini.

O’dur ilham kaynağı her dizemin hecemin
Ay’ı O yıldızı O mehtabımın, gecemin.

Gündüzümün güneşi solar, üzülür O’nsuz
Bir sevdadır kalbimde; uçsuzbucaksız...Sonsuz.

O’dur rüyâma gelip kâbusları ağlatan
O’dur kör talihime kafa tutan kaş çatan.

Tebessümün anlamı gözlerinde saklıdır
Bir hata varsa, benim, O ise hep haklıdır.

Rabbim üç evlat verdi; Yusuf, Yunus ve Ahmet
Gerçek saadet buydu; buydu İlâhî Rahmet.


Ne zaman güneş doğsa, az ısınsa içimiz
Gök bulutla dolardı, solardı sevincimiz.

Talih tekerrür etti; derdi vardı babamın
Tesellisi zor işti, canı çıktı çabamın.

Dili sık sık dese de "dünya hayatı yalan"
Hayalinde ev vardı; geniş, bahçesi olan.

Değişik semtler gezdi, nice yerler dolaştı
Nitekim çok geçmeden hedefine ulaştı.

Yer alınca Termal’den ne kadar da mutluydu
Biz de döneriz sandı; bundan çok umutluydu.

Üç kat koca bir teras ve içinde iki can!
Sonuç yine yalnızlık, âkıbet yine hüsran.

Hüzün derdi an be an; yön dönülmez tek yöndü
Bundan altı yıl önce evde ışıklar söndü...


Her can kaybı kor gibi; O da gitti yakarak
Ardında boynu bükük emanet bırakarak.

An anneye sevginin, ahde vefa anıydı
Sevgi lafta olmazdı, göstermek zamanıydı.

Karar vakti gelince bakışlar yana düştü
Duasını kazanmak eşim ve bana düştü.

Cennetin bedeli var; herkese olmaz nasip
Arsız "gerek yok" derse bizim için münasip.

Hizmeti nimet bildik taç ettik başımıza
Çehremize tebessüm, tat geldi aşımıza.

Soframız mütevazi, her dem başımız dikti
Ne secdemiz ihlassız, ne şükrümüz eksikti.

Hiç tamahkâr değildik; kanaatkâr olduk hep
Biliriz ki her nimet binlerce şükre sebep.

Hamdolsun Yaradan’a; aç -açıkta kalmadık
Günahlardan tatsak da pek gaflete dalmadık.

Alçalmadık önünde ne merdin ne namerdin
Rabbimizden bekledik dermanını her derdin.


Seneler yaş aldıkça zaman sürat yapıyor
Esen rüzgârdan dahi gönüller nem kapıyor.

Kapanıyor kapısı onca hayalin bir bir
Göz toprağa bakıyor, "buyur" ediyor kabir.

Doğrudur! Hayat zordu; gün geldi çok sıkıldım
Her engeli aştım da, nankörlükten yıkıldım.

Bir ben vardı bir zaman, yeise mezar eşen
Zor taranan saçları omuzlarına düşen.

Mehtapsız gecelerin karanlığını yırtan.
Kaf dağının ardında köşk için yer ayırtan.

şen değilse bu gönül, bilin ki sebebi var
Mâziyi eşelesem dil sussa, hece’m ağlar.

Kimdi söyle be kalem göğe kanat çırpan kuş?
Aldırma gözyaşıma! Beni yorma, sen konuş!


Gündüzleri geceyle uç ucuna bağlardı
Uykular isyan eder, kâbusları ağlardı.

Farketmezdi konsaydı, koca dünya, sırtına
Hızına varamazdı hırçın esen fırtına.

Bakışları ufuğun ötesine taşardı
Onmaz denilen dertler çaresine şaşardı...



Yeter...yeter, sus artık, kibire dağ aşırma!
Günlerdir yazıyorsun, sabra sınır taşırma!

*
Şimdi yorgun ve bîtap gün sayarken zamandan
"Demir almak" üzere ömrüm bu son limandan.

Çoktan gözden kaybolmuş hayallerimi çalan
Paramparça bir yürek elimde kalakalan.

Talan olmuşsa ömür yaşı dinmiyor gözün
Ne güneşin hükmü var, ne göz kırpan gündüzün.

Hüzünlüydü bahtımın çaldığı tüm ezgiler
O yüzden böyle derin yüzümdeki çizgiler.

Hayat yolum kaygandı; görse şaşardı sırat
Anlatacak şey çok da...Gerisi teferruat.

Anladım ki ne etsem talih boyun eğmiyor
Emin olun bu dünya bunca hırsa değmiyor.

Mecit AKTÜRK

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Hayatım "şiir gibi" Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Hayatım "şiir gibi" şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
HAYATIM "ŞiiR GiBi" şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
berhudar
berhudar, @berhudar
2.5.2015 18:42:30
Mecit Bey yoruldum bırakamadım da arada vermedim veremedim,
Okuyan bu kadar yorulursa yazan ne yapsın.
Hadi yazanına varsayımla var edelim,
Yazarken her şeyi tekrar tekrar yaşayana ne demeli.
Bugüne kadar okuduğum en uzun en ilginç içinde çok renk farklı iz barındıran dizelerdi.
Şiir gibi derler ya o türden bu dizeleriniz.
Tebrik ederim.
muhacir bozkurt
muhacir bozkurt, @muhacirbozkurt
1.9.2014 14:32:48
Bir ömrün hikâyesi aynı zamanda yakın tarihin özeti idi şiir.
Kaleminiz daim olsun Mecit Bey Kardeşim.
Sıhhat ve selâmet diliyorum.
ÜNSÜZ ŞAİR...
ÜNSÜZ ŞAİR..., @unsuzsair---
1.9.2014 03:14:25
Yani, diyorsun ki üstadım;
Çilesiyle anlattım üç günlük seyahatı
Amma hiç unutmadım şükürü tahiyatı...

Bir gün, yerdeki ve gökteki tüm lambalar sönecek.... Babanıza ALLAH taala gani gani rahmet eylesin...Selamlar, saygılarımla....
YAZGI24.
YAZGI24., @berbatim
1.9.2014 00:30:42
sitede bu gece tek şiir diyebileceğim. ve o hakkımı kullanıyorum. şiir.
Hüdaverdi ER (Hüdai)
Hüdaverdi ER (Hüdai), @hudaverdi-er-hudai
31.8.2014 20:19:03
Maşaallah, barekallah demek geldi içimden.
beyitlerle şiir yazmak her ne kadar kolay gibi gözükse de, baştan sona akıcılığı ve anlam bütünlüğünü tekrara kaçmadan korumak oldukça zordur.
Destan olmuş hayatınız üstad.
İyi ki doğmuşsunuz, iyi ki varsınız.
Baki selam ve saygılarımla...
keklik pınarı
keklik pınarı, @keklikpinari
31.8.2014 19:33:53
bu şiiri okurken bende yaşadım inan
taş taşımış gibiyim nefessiz kaldım bir an

ne yazık ki talihin bütün yolları yokuş
bir gün uçup gidecek göğüste çırpınan kuş : ((

değerli şaire selam olsun

saygılarımla
Ahmet Yağız Altunel
Ahmet Yağız Altunel, @altunel
31.8.2014 18:52:00
Siyah beyaz bir aşktır, Beşiktaş. Tek kelimede şiiri özetlemek yeter: Mecit Aktürk şiiri. Okunası şiirlerde buluşmak dileği ile, selam ve duamlasın. Saygılarımla.
Etkili Yorum
e d i b / a h m e t
e d i b / a h m e t, @edib-ahmet
31.8.2014 18:03:01
ahhh Mecit ağabey ahhh...

Ne hayatmış destan olup akan...

Salt bir ömür değil; Türkiye Tarihi'nin de hülasasıydı şiir:

Darbeler, ülkenin dar boğzdan geçtiği açlık, sefalet, tüp, şeker, yağ sırası

hele ki şurası en can alıcı kısmı:

"Yarana bastı isem, utanma, ağla Mamak!
Maziyi yâd ederken mümkün mü ağlamamak?"


...


Bayburt'tan İstanbul'a ve nihayet Almanya yolculuğu...

Doğum da renkli bir dille anlatılmış şiirde...

Ne kadar uzun ama o kadar da doyumsuz şiir...

Şiiri okuyan salt Mecit ağabeyi değil; Türkiye'nin bir dönemini de görüyor...

her ne kadar hüzün hakim olsa da anlatılanlarda

şâir şükür libasıyla ne güzel duruyor sayfada :)

Kardeş, baba acısı yaşamış bu güzel yürek

Allah'ım gani gani Rahmet etsin diyerek

geçip gitmek olmaz hiç;

hakkını vermek gerek...


takım da beşiktaş'mış buradan öğreniyoruz

fenerbahçeli olsak da beşiktaş da diyoruz :)

...


ve evlilik, çocuklar

mutluluk uzak değil, şükür diyor dostumuz...

göklere sığdırılmayan kalpte kocaman bir aşk var

Rabbim'den ona hediye Yusuf, Yunus, Ahmet var...


...

biz seni tanırdık ama

bizi yanıltmadı dizeler

gönülden gönüle yollar ne kadar yakınmış meğer...


...

hele bir yer var, tam da hayatın özü gibi

onu hatırlatmadan olmazdı tabii :

"Doğrudur! Hayat zordu; gün geldi çok sıkıldım
Her engeli aştım da, nankörlükten yıkıldım."


... ahhh ediyor behemehal insan

hakkı var;

diyor Kur'an da

insan nankör diye

daha neler görecek bu naçiz bünye...


...


uzatmadan sözümü dosta selam zamanı...

mürekkep ağladı, gönlümüz dağlandı...


yüreğimden yüreğine sevgiyle, duayla, muhabbete...


selamlar sevgiler asil yüce yüreğe...




şiirle değerli dost, Mecit ağabey...



========================================= e d i b / a h m e t




AYSE 09
AYSE 09, @ayse09
31.8.2014 17:22:05
dinmesin gönül sesiniz
yine güzeldi dizeleriniz
Etkili Yorum
Yinsani
Yinsani, @yinsani2
31.8.2014 17:04:49
hani su gibi derler ya.. ve sular zirveden aşağıya doğru kah başını vura vura kah toprağa sıza sıza koşar kader yani toprak onu nereye sürerse.. suyun bir yüzeye çıkması ayrı hikaye, yüze çıktıktan sonra da derya ulaşabilecek mi, yoksa ulaşamadan toprak veya güneş tarafından emilecek mi...

hüzünlü hiç bir şeyi sevmem... o yüzden tebessüm edecek bir şeyler mutlaka bulmalı değil mi....

havada on dakika kalma meselesi hayli tebessüm ettirdi.. bir de omuzlara kadar inen saç meselesi:))

su işte ağam kah ağlatır kah temizler sahi kuranda geçiyor değil mi insan da pis bir sudan meydana geldi mealinden....rabbim o suyun içine öyle cevherler koymuş ki... bir ömür çözmeye çalışıp çözememek de var, çözmek de var...akıbet hayra olsun..

kalemi sağlık ağam...
dualarda buluşmak dileğiyle..
Etkili Yorum
günahi Ahmet İslamoğlu
günahi Ahmet İslamoğlu, @gunahi-ahmet-islamoglu
31.8.2014 16:27:10
eyvallah Mecit bey kardeşim,teferruatıyla olmasa da ana hatlarıyla hayalen yaşadık yazılan hayat ''şiir''ini,hüzülendim,haz aldım.Rabbim razı olsun.
çok çok güzel ve özeldi.
selam ve saygılar sunuyorum.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL