19
Yorum
19
Beğeni
0,0
Puan
2755
Okunma

bir kahvaltı yalnızlığı
yine erken saatlerdeydi
güneşin yüreğime selamı
duvardaki çerçevelerde
antik kentlerin el yazmalarını izliyordum sanki
oysa
çok değil...altı yıl öncenin fotoğrafları
yaz bitimi plajda unutulan bir cep aynası gibiyim
yansıtıyorum
yağlı boya bir resme kokusu sinmiş
yasa dışı sürgün bir besteyi
bende
her dem hazan
her dem şiir
hangi fotoğraftan bakıyorsunuz bana
’günaydın güneş aydın çocuklar ’diyen
annemin biriktirilmiş sesi
babamın sabah telaşı
çay keyfi,sabah esprileri
ve elinden düşürmediği günlük gazeteleri...
gülümseyerek kalkardı uykudan
ablamın şimdi kör olan gözleri...
seni bulamadım
rüyamda bana çakıl taşları getiren Hızır aşkına
çiçekçiye koştum
kokusu giz olan çiçekler istiyorum dedim...
ve bir avuç da çakıl taşı
yüzüme aydınlığı çevirdi
baktı ki
içimde akşam sefalarının yalnızlığı...
başını önüne eğdi
yaz sonu telaşlarındayım
ağustos bir hüzün kaosu gibi
bunu kuşlar bilmeyecek
içimde öyle bir kış başladı ki
bahar hiç gelmeyecek...
dışarıda sukutu bir güneş
penceremde rüzgarlı ayrık otları
ey şair bırak bu haykırışları
işte bu sabah ki kahvaltı yalnızlığım
yüreğimi ısıtan sadece bir bardak çay
ve kuşların acemaşiran bakışları...
Ayşegül aşkım karagöz