Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
Sima-i HayaL
Sima-i HayaL

இܓ♥ BİR MUHALİF RÜZGÂR ESER ♥ இܓ

Yorum

இܓ♥ BİR MUHALİF RÜZGÂR ESER ♥ இܓ

( 4 kişi )

5

Yorum

3

Beğeni

5,0

Puan

2809

Okunma

இܓ♥  BİR MUHALİF RÜZGÂR ESER ♥ இܓ

இܓ♥ BİR MUHALİF RÜZGÂR ESER ♥ இܓ

இܓ SAVURUR HARMAN GİBİ இܓ


Kaderde ne ise odur etme merak,
Uyma kendi nefsine, Hakkın emrine bırak,
Altundan ağacın olsa, zümrütten yaprak,
Akibet gözünü doyurur bir avuç toprak.

Bul erbabını danış akıl, dinlemek ferasettir,
Zaman ahir oldu, zuhur eden alamettir,
Heva-i nefsine uyma; sabrın sonu selamettir,
Ne aldandın be hey şaşkın bu can sana emanettir.

Mal ve mülkle mağrur olma, deme var mı ben gibi
Bir muhalif rüzgâr eser, savurur harman gibi,
Dünya malı elde iken düşmanların dost olur,
Elde bir şey kalmayınca dost bile düşman olur.

İbret gözüyle bakın dünya misafirhanedir,
Bir mukim insan bulunmaz ne tuhaf bir hanedir,
Bir kefendir en sonu zengin-fakir sermayesi,
Malına gururlanan gafil değil ya nedir?இܓ




இܓ yudum ömür bahçesinin gülü solmadan இܓ | İzlesene.com Video
► 4:36► 4:36
www.izlesene.com/.../yudum-omur-bahcesinin-gulu-so...
4 Haz 2011
yudum ömür bahçesinin gülü solmadan. Facebook’ta Paylaş. ylmz6034 Kanalı ylmz6034. Google +’da ...

♥........இܓ......♥.....

•ƸӜƷ•
(((◠‿◠)))
..>’)(’<...இܓ


SaNaL DüNYaDa.. HaYaL SeVDa..

SanaL aşkLar baştacı yaLan dünyada,
Esiyor şimaL rüzgarı.. güListan bağında,
Ferhat iLe Şirin Kerem iLe AsLı masaLLarda
Aradığımız AşkLar tutsak, kaf dağının ardında,

GerçekLer susar karanLığın koynunda,
KadehLer Şerefe kaLkar.. günah yoLunda,
Duyar kuLak, bakar göz.. meşk yapıLır sazda,
K,adın beLinay erva sanaL dünyada, hayaL sevda.இܓ



Veddua*இܓ


இܓHarcanıp Gidiyor Ömür Dediğin..இܓ - Dünya Yörükler Birliği இܓ...
►►
tr-tr./video/video.php?v...
Yörük Kültürünü Gelecek Nesillere Aktarmak İçin Siz Gönül Dostlarımızı Sayfamıza Bekliyoruz. ...

Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (4)

5.0

100% (4)

இܓ♥ bir muhalif rüzgâr eser ♥ இܓ Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz இܓ♥ bir muhalif rüzgâr eser ♥ இܓ şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
இܓ♥ BİR MUHALİF RÜZGÂR ESER ♥ இܓ şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
ferhan
ferhan, @ferhan
4.8.2014 15:26:47
5 puan verdi
Yüreğinize ve kelamınıza sağlık,kutluyorum güzel şiirinizi.selam ve dua ile..
Etkili Yorum
Sima-i HayaL
Sima-i HayaL, @sima-ihayal
3.8.2014 12:30:12

இܓ “El-‘adlü esâsü’l-mülk” இܓ


‘Adalet mülkün temelidir’ sözü Hz. Ömer’e aittir


Bir dizide mahkeme salonlarının duvarlarında yazan “Adalet mülkün temelidir” sözünün altında Atatürk’ün imzası görünmeyince kıyametler kopmuş. Kınayanlar mı istersiniz, twitter’da cikleyenler mi, “Eyvah! Ulu Önder’in bir sözü daha silindi” feryadını basanlar mı! Bir gazetemiz de üşenmeyip bunu manşetine taşımış.


Ne diyelim: Bu kadar cahillik ancak 2013 Türkiye’sinde olur.

Cahillik, çünkü bu sözün Atatürk’le hiçbir alakası yok. Kaldı ki Atatürk’ün de sahiplendiği yok. Nitekim kendisinden yaklaşık 1.300 (bin üç yüz) yıl önce söylenmiştir ve birazdan ispatlayacağımız gibi kesin olarak Hz. Ömer’e aittir. Üstelik de yanlış bir çeviri...

Sözün Arapça aslı “El-‘adlü esâsü’l-mülk”tür Türkçede ‘mülk’ kelimesi “Mahkeme kadıya mülk değil” deyiminde olduğu gibi genellikle taşınmaz (gayrimenkul) anlamında kullanılır. Oysa Arapçada devlet, düzen, ülke, egemenlik, iktidar, saltanat anlamlarına da gelir.

Dolayısıyla “Adalet mülkün temelidir” sözüyle kastedilen şey şudur: “Devletin veya düzenin esası adalettir.”

‘Esas’ kelimesi için seçilmiş olan ‘temel’ de yanlış bir karşılıktır. Bir devletin adalet temelinde kurulmuş olması önemli ama adalet sadece devlet binasının temel kısmında bulunmaz ki! Sözün sahibi olan Hz. Ömer’in anlayışına göre adalet bir devletin temelinde olduğu gibi çatısında da, yani her zerresinde vücut bulmalıdır. Temelinde adalet olup da çatısında zulüm yaşanırsa o binada adaletin varlığından söz edilebilir mi?

Şimdi bakalım “Adalet mülkün temelidir” sözü Hz. Ömer tarafından nasıl ve hangi bağlamda söylenmiş?



İbni Kesir’in naklettiği Hazreti Ömer’in konuşması.

HZ. ÖMER’İN ADALETİ

Sadece İslam tarihinde değil, dünya tarihinde de Hz. Ömer çapında âdaletiyle temayüz etmiş bir devlet başkanı bulmak kolay değildir. O, insanlık tarihinin adalet tahtının tacidarlarından biridir. Hayatından pek çok örnek verilebilir ama şu çarpıcı sözü yeterlidir adalet anlayışının hangi noktalara ulaştığını göstermek için:

“Devlet malını yetim malı konumuna koydum. İhtiyacı olmayan yetim malına tenezzül etmesin. Muhtaç olansa meşru surette, ihtiyaç ve emeğine uygun olarak yararlansın.”

Hicretin 20. yılında devletin geliri artmış, Hz. Ömer de Mekke’nin ileri gelenlerini maaşa bağlamıştı. Ölçüsü, Peygamber Efendimiz’e (sas) yakınlıktı. Kim O’na yakınsa daha yüksek maaşa bağlanacaktı. Oğlu itiraz etti. “Peygamber’in kölesi Zeyd’in oğlu Üsame 4 bin, bense senin oğlunum, 3 bin dirhem alıyorum. Adalet mi bu?” Hz. Ömer mutlak ölçüsünün Efendimiz olduğunu beyan eden şu şoke edici cevabı verdi:

“Ona daha fazla verdim, Çünkü Allah Resulü onu senden, onun babasını da senin babandan daha çok seviyordu.”

Gördüğünüz gibi insanın duygu ve düşünce sınırlarını zorlayan bu erişilmez adalet anlayışını bütün hayatına yaymış olan Hz. Ömer’in ağzına yakışırdı “Adalet mülkün temelidir” sözü.

“EL-ADLÜ ESASÜ’L-MÜLK”

637 yılındayız. Hz. Ömer’in İran hükümdarı Yezdicerd’in üzerine gönderdiği Sa’d b. Ebi Vakkas komutasındaki kuvvetler Medayin’e, sonra da Nehrevan’a girmişler, Sasanilerin paha biçilmez hazinelerini ganimet olarak Hz. Ömer’e göndermişlerdi. “Kisra’nın baharı” denilen muhteşem bir halı, mücevherli kılıçlar, kemerler, süslü elbiseler üst üste yığılmıştı. Bir de Kisra’nın altın bilezikleri vardı dizi dizi.

Halife Ömer, Süraka b. Malik’in kollarına taktırdı bilezikleri. Kisra’nın elbiselerini giydirdi. Sonra “çıkart” dedi ona. Şöyle dedi: “Allah’ım, benden daha fazla sevdiğin Resulüne ve Ebubekir’e vermediğin süslü eşyaları bana verdin. Bunları vermenden sana sığınırım.” Zengin olmanın bir düşüklük gibi görüldüğü bu aydınlık tablonun ardından Hz. Ömer’e bu defa Kisra’nın kılıcını getirdiler. Şöyle dediği duyuldu:

“Şüphesiz Kisra kendisine verilen dünyalıkla ahiretinden oldu. Dünya ile meşgul oldu. Kendisi veya damadı için mal topladı ama şahsı için ahirette yararlı olacak bir şey yapmadı.”

İşte “Adalet mülkün temelidir” sözünü bu bağlamda söylemişti Halife Ömer. Bunu İbn Kesir “El-Bidâye ve’n-Nihâye” adlı eserinde (cilt 7, s. 68) şu şekilde dile getirir:

“Adalet mülkün temelidir (esasıdır) ve baki kalmasının ve devam etmesinin sırrıdır… Beyhâkî ve İmam Şafi şunu dediler: Ömer b. Hattab, Kisra’nın bileziklerini Süraka b. Malik’e verdikten sonra şöyle dedi: “Kisra b. Hürmüz’ün bileziklerini kollarından çıkarıp Beni Müdlic kabilesinden Arab olan Süraka b. Malik’in kollarına takan Allah’a hamd olsun.”

Daha sonra Hz. Ömer, Müslümanlara bir hutbe verdi. Onlara Kisra’nın mülkünün (devletinin) zulüm ve eziyetlerle yok olduğunu, halbuki mülkün (devletin) temelinin ve ayakta kalıp devam etmesinin sırrının adalet olduğunu beyan edip açıkladı. Daha sonra bütün ganimetleri paylaştırdı. Ve bu ahlakla Müslümanlar İran şehirlerini (ülkesini) fethettiler. Kisra’nın mallarına mirasçı oldular. Güneş İslam illerinde batmaz oldu.”

Bundan 640 yıl önce, Atatürk’ün ölümünden de 565 yıl önce vefat eden bir tarihçinin kitabında aynen böyle yazıyor. Yani “Adalet mülkün esasıdır” sözü, Hz. Ömer’indir ve bir devletin zulümle ayakta kalamayacağı, ‘ilelebet payidar olması’nın sırrının adalet esası üzerine kurulması olduğu fikrinin patenti ona aittir.

Başkalarınca söylenmiş sözleri Atatürk’e mal etme gayretkeşliğinin başka örneklerini de biliyoruz.

Mesela Romalı şair Juvenalis’in neredeyse 2 bin yıllık “Orandium est ut sit mons sana in corpore sano” (Sağlam bir bedende sağlıklı bir kafa vermesi için Tanrı’ya dua etmelisin) sözü Atatürk’e mal edilerek “Sağlam kafa sağlıklı vücutta bulunur” şekline sokulmuştur.

Keza “Köylü milletin efendisidir” sözü de Kanuni’ye aittir ve aslı “Reaya milletin efendisidir” şeklindedir. Reaya, sadece köylü demek değildir. Üreten ve vergi veren anlamındadır ve Kanuni bir devletin devletten geçinenler sayesinde değil, üretici kitle sayesinde ayakta durduğunu anlatmak istemiştir.

Sözün özü: Mahkemeleri bırakın, diğer yerlerdeki sözler de asıl sahiplerine iade edilmelidir diyoruz. Zaten adalet bir şeyi ait olduğu yere koymak demek değil midir? O zaman tarihte de adalet istiyoruz. Hem de Hz. Ömer adaleti… இܓஇܓஇܓ



இܓSevgi Baht Olmuş இܓ- Müziksiz İlahi இܓ- YouTube
islam ve sevgi ilahileri ile ilgili video► 3:21► 3:21
www.youtube.com/watch?v=0k_1Ws4I7x8
10 Tem 2013 - İslam ve Toplum tarafından yüklendi
İlahi dinlerken vs. ... Sevgi Baht Olmuş - Müziksiz İlahi. İslam ve Toplum ... [Reddül muhtar, S.ebediyye, d ...



இܓஇܓஇܓஇܓஇܓ & இܓ


TOKALAŞMAK

Mahrem olan bayanlarla, yabancı bir kızla / kadınlarla tokalaşmak; karşı cinslerin tokalaşması caiz midir?
Kullanıcı: Sorularlaislamiyet.com | Tarih: Sa, 30/11/2010 - 01:00


Değerli kardeşimiz;
Bir erkeğin kendisine nikâhı düşebilen yabancı bir kadınla; bir kadının da baba, kardeş ve amcaları gibi mahremleri sayılan erkeklerin dışında, diğer erkeklerle tokalaşması caiz görülmemektedir. Bu hususta Resul-i Ekrem Efendimizin (a.s.m.) nasıl hareket ettiği bizim için şaşmaz bir ölçü durumundadır. Efendimiz (asv), kendisine bîat için gelen sahabî hanımlara şöyle buyurmuşlardır:

“Ben kadınlarla tokalaşmam. Benim yüz kadına söylediğim söz bir kadına söylediğim söz gibidir.”1

Hz. Âişe Validemiz (r.anha) ise Resulullah'da (a.s.m.) gördüğünü şöyle nakletmektedir:

“Resulullahın (a.s.m.) mübarek eli hiçbir yabancı kadının eline kesinlikle değmedi.”2

Hadislerdeki ölçü bu şekilde belirtilmektedir. Bundan dolayı gerek iş hayatında, gerekse ailevî münasebetlerde ve bazı merasimlerde, erkeğin kendisine yabancı bir kadınla veya bir kadının yabancı bir erkekle tokalaşması hususunda bir ruhsat bulunmamaktadır. Ayrıca bu bir zaruret de değildir.

Yani, “Bu zaruri bir haldir” diye, insan gönül rahatlığı içinde bu yasağı işleme yolunu zorlayamaz. “Zaruret”, ancak insanın “muztar” halde kaldığı, haram olan o şeyi yapmadığı zaman canına, malına ve namusuna bir zarar gelebilecekse ve bu durum da kuvvetli bir ihtimalle tahmin ediliyorsa, ancak o zaman yapılır.

Yoksa her akla gelen sıkıntılı bir hal, her karşılaşılan âcil ve ânî bir durumda “Bu zarurettir” diyerek haram olan bir şeyi yapmak ve tatbik etmek gerekir ki, bu, suistimali netice verir. O zaman her önüne gelen kendi ölçülerine göre bir “zaruret” bahanesi ileri sürer, böylece bütün mahzurlu şeyler mübahlaşıverir.

Halbuki mesele böyle değildir. Zaruret, ancak meşru çerçeve içinde kalmanın imkânsız olduğu hallerde söz konusu olabilir. Bir Müslüman, sosyal münasebetlerine zarar vermeden meşru daire içinde kalabilir, yaşayabilir. Öyle ise, “zaruret, mecburiyet” prensibini hatıra getirerek erkeklerin nâmahrem olan kadınlarla, kadınların da yabancı erkeklerle tokalaşmasının, bugün artık zaruret gerekçesiyle tatbik edilmesinin haklı bir dayanağını bulmak, pek o kadar kolay değildir.

Çünkü, böyle bir zaruret yoktur. İnsan yapmadığı zaman ne canına, ne malına, ne de namusuna bir eksiklik ve zarar gelmez. Çevrenin garip karşılayacağı ihtimalinin, kişinin yabancı kadınla tokalaşmadığı an medenî münasebetlerde bir eksiklik olacağı telâkkilerinin, dikkatleri üzerine çekerek “gerici, yobaz” olarak karşılanmanın haklı sebeplerini bulmak mümkün olmasa gerektir.

Bunlarla birlikte Batıdan gelen bu yanlış âdet ve “görgü kuralı” yaygın bir şekilde yerleşmiş durumda. Bunun için nasıl hareket etmeli? Hem inancımıza bir halel getirmeyip mesuliyetli bir duruma düşmeden; hem de bunun dinen bir mahzur teşkil ettiğini tam olarak bilmeyen muhatabımızı kırmadan, incitmeden nasıl davranmalıyız?

Bir kere siz bu hali bir haram olarak biliyor ve inanıyorsanız, -ki öyledir- o zaman bu mahzurlu duruma düşmemek için bir gayret sarf edecek, onu işlemeye meydan vermeyecek, yerine göre hareket etmeye çalışacaksınız.

Başka bir husus; bir fırsatını bularak muhataba bu durumun dinen haram olduğunu söylersiniz. Zaten onun sizi anlayışla karşılaması, fikir ve inancınıza saygılı olması medenî olmanın bir gereğidir. Siz bu hususta tavrınızı belli ederseniz, ileriki karşılaşmalarda meselenin hallolduğunu veya belli bir mecraya girmiş olduğunu göreceksiniz.

Bununla beraber, şayet kişi kendisini mecbur hissediyorsa, tokalaşmayı bir günah olarak bilir de yaparsa, mesuliyetini peşin olarak kabul etmiş olduğundan yine haram işlemiş sayılır. Fakat “Bunda bir mahzur yoktur” diye düşünürse, haramı helâl olarak görmüş olacağından ağır bir vebal altına girmiş demektir.

Bu arada şunu da hatırlatalım: Kadın şehevânî histen kesilmiş yaşta ihtiyar olursa, onunla musafaha yapmada, elini öpmede bir mahzur yoktur. Çünkü, arada hissî bir mahzur kalmamış bulunmaktadır. Ancak erkek kaç yaşında olursa olsun, isterse seksen-doksan yaşında bulunsun, haramlık devam etmektedir.

Kadınlarla tokalaşmaktan dolayı Hanefi mezhebine göre abdest bozulmaz.இܓ

Dipnotlar:

1. Neseî, Bîy’a: 18; İbni Mâce, Cihad: 43.
2. Buharî, Ahkâm, 49; İbni Mâce, Cihad: 43.

(Mehmed Paksu, Aileye Özel Fetvalar)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Yazar
Sorularla İslamiyetஇܓ

Kategori:
Fıkıh


&


இܓNamahrem Kadınla Tokalaşmak இܓ

Bu olay toplumsal adetlerin, Allah’ın toplum için koyduğu şeriatı çiğnediği durumlardan biridir. İnsanların batıl adet ve gelenekleri Allah’ın hükmü üzerine çıkmış. Öyle ki; birine şeriatın konuyla ilgili görüşünü söylesen delilleri getirip açıklasan seni gericilikle suçlar. Kompleksli olmakla, akrabalık ilişkilerini koparmakla, iyi niyetler hakkında şüpheci olmakla vs. suçlar.
Amcanın kızıyla, dayının ve teyzenin kızıyla, kardeşin hanımıyla, amcanın ve dayının hanımıyla tokalaşmak toplumumuzda doğal hale gelmiş! Oysa olayın tehlikesine şer’i açıdan baksalar bunu yapmazlar. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)şöyle buyuruyor:
இܓ“Sizden birinizin kafasına demirden bir iğne sokulması, onun için kendisine helal olmayan bir kadına dokunmasından daha hayırlıdır.” இܓ

Tabarani Mucemu’l-Kebir 20/212, Albânî Sahihu’l-Cami 4921
Namahrem bir kadınla tokalaşmak şüphesiz elin zinasındandır. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
இܓ“Gözler zina eder, eller zina eder, ayaklar zina eder, cinsiyet uzvu zina eder.” இܓ
Ahmed Müsned 1/412, Albânî Sahihu’l-Cami 4126
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den daha temiz kalpli birisi var mıdır!? Buna rağmen Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
இܓ“Şüphesiz ben, kadınlarla musafaha etmem/tokalaşmam.” இܓ

Ahmed Müsned 6/357, Albânî Sahihu’l-Cami 2509
Başka bir hadiste Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
இܓ“Ben, kesinlikle kadınların eline dokunmam.” இܓ

Tabarani Mucemu’l-Kebir 24/342, Albânî Sahihu’l-Cami 7054
Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
இܓ“Hayır, Allah’a yemin olsun ki Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in eli mahremi olmayan kadın eline hiç değmedi. Kadınlarla sadece sözlü olarak beyatleşirdi.” இܓ

Müslim 3/1489
Saliha eşlerini, erkek kardeşiyle tokalaşmamaları durumunda boşamakla tehdit eden insanlar Allah’dan korksunlar!..
Şunu da bilmek gerekir ki eldiven giymek gibi araya engel koymak ya da elbisenin altından tokalaşmak bir şeyi değiştirmez. İki şekilde de musafaha/tokalaşma haramdır. இܓஇܓஇܓ

*Muhammed Salih el-Müneccid*


இܓALLAH HU ALLAH இܓ Videoları | İzlesene.com

hu ALLAH ilahisi ile ilgili video► 5:11► 5:11
www.izlesene.com/liste/allah-hu-allah
05:54. Allah Hu Allah (Hasretim ilahi Grubu). Allah Hu Allah (Hasretim ilahi Grubu). 2.229 izlenme 2 ...


இܓ
இܓ
இܓ
இܓ
இܓ
&
இܓ
Işık  Mehmetali
Işık Mehmetali, @isikmehmetali
3.8.2014 02:31:19
5 puan verdi
SaNaL DüNYaDa.. HaYaL SeVDa..

SanaL aşkLar baştacı yaLan dünyada,
Esiyor şimaL rüzgarı.. güListan bağında,
Ferhat iLe Şirin Kerem iLe AsLı masaLLarda
Aradığımız AşkLar tutsak, kaf dağının ardında,

GerçekLer susar karanLığın koynunda,
KadehLer Şerefe kaLkar.. günah yoLunda,
Duyar kuLak, bakar göz.. meşk yapıLır sazda,
K,adın beLinay erva sanaL dünyada, hayaL sevda.இܓ



Şiirlerini ve bu sayfa süslemelerini seviyorum
Usta kalemi selamlıyorum
____________________________________Yüreğine sağlık
Can Huseyin
Can Huseyin, @canhuseyin
2.8.2014 19:54:03
tek kelime ile harika dizeler tattim..

bazi balik yan gider
ne cikar batmaya geldim
pervaneyim ekranina
soyle goz atmaya geldim

kokmaz copy past gul lalem
anlatmaya yetmez kalem
kizdim sana
sanal alem
kaslari catmaya geldim

yalan fani dunya dardi
beni endiseler sardi
ask gezer kaf dagi ardi
bir parca tatmaya geldim..

kivamin da..

bilgisayar fisi cekip..

tablet androit cope atilmadikca..

gercek ask olmadigina vakif..

ask icin olmeli ask o zaman ask..

mesaji yuklu..

bu her dizesi feyz aldigim.. calisma.. muellifini tebrik ederim..

feysten irayan hakka yanasir..

ayda bir kez giriyorum..

gun de kirk kez girip..

ucyuz resim yukluyen..

tamamen kaptirmis..

otobuste metro asansor
kenefte..

hatta.. yolda yururken bile elden tablet androut dusmez toplum olduk..

kendimi kurtarma adina.. ayda bir giriyorum..

manzum yazip yorum yapmasam.. tekaute kendimi ayirmayi dusundugum oluyor..

saygilar..

Ke
Keskinkalemzaman, @keskinkalemzaman
2.8.2014 19:07:29
5 puan verdi
Gerçekler, kaçınılmaz sonunda elbet ortaya çıkar,
iyi şiir tebrik
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL