2
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
1296
Okunma
savurgan acıların hoyratça harcadığı cılız iniltilerdik
boyuna horlandık hikayelerin her satırında
mağlup ordular yağmaladı gözlerimizi
tarihi toza bulayan kanla yıkayan
piramitler gibi büyüdü içimizde sıkıntı
dağılıp dağılıp logolar gibi
savrulduk yeryüzüne
her şey yitik bir ülke oldu en sonunda..
kimse hatırlamadıysa da bizi dualarında
en çok bizim üstümüze yağdı
çöl yağmurları
ve en çok bize yakıştı ölüm
ıssız kervanlar taşıdı cesedimizi
yarım kalırken gülüşler
solgun dudaklarımızda
haraç mezat hep başkalarınındı
teraziler onlardan yana ağır bastı
bakraçlar onların ellerindeydi
bize sabret dediler
diren dediler
ve adımız çınladı bütün kuyularda ..
nolur söylesin biri
kardeşi kurdun masalına atmaya ne gerek vardı
ışıklı sular dururken kan niye aktı
ve neden çekiştirildi mintanımız
neden yapışıp kaldı üstümüzde sevda
parmağı kanayan her kadından sonra..
oysa bir hançer kesiği
bir rüya tabiri
bir çöl esintisi
bir şiirin en cılız imgesi
gibi kaynayıp durdu içimizde
masumiyetin gölgesi..
ne zaman bir nehre uymaya kalksak
bir ayete bir yol işaretine
ne zaman sıvasak pütürlerini duvarlarımızın
sarmaya yeltensek bir yarayı
ne zaman aynı sese yankı olsak
ya da başka bir gülüş başka bir eylem
başka bir şarkı tuttursak
bezensin diye dünya aynı nakaratla
çırılçıplak soydular bütün alanlarda...
umudun çengeline tutunmuş yakuplardık
ebuzerdik yusufduk
çöldü mezarımız
kuyuydu züleyhaydı
tepeden tırnağa acı
saçtan tırnağa yaraydık
hiçbir gömlekle iyileşmeyecek yaralarımız..
5.0
100% (12)