İnsansı bir şefkatle ve merhametle Kötülükleri kırbaçlıyarak düşüncelerinde Elemsiz ve tövbesiz uyuyabilirse Yeniden doğarsa uyandığında Gökkubbenin altında insan Değişir yaşam!
İyilik tohumları ekilir toprağa Yağmurlar bereketli kaynak olur Özgürlüğe kanat açar kuşlar Çiçeklenir dünyanın bahçeleri
Umut dolu şarkılar söyler çocuklar Ayazlarda çatıları olur evlerin Üşümez hiç kimse Ve korkmaz insanlar Şakakları ölüm teriyle yıkandığında Ölmekten…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
İnsansı bir şefkatle ve merhametle Kötülükleri kırbaçlıyarak düşüncelerinde Elemsiz ve tövbesiz uyuyabilirse Yeniden doğarsa uyandığında Gökkubbenin altında insan Değişir yaşam!
İyilik tohumları ekilir toprağa Yağmurlar bereketli kaynak olur Özgürlüğe kanat açar kuşlar Çiçeklenir dünyanın bahçeleri
Umut dolu şarkılar söyler çocuklar Ayazlarda çatıları olur evlerin Üşümez hiç kimse Ve korkmaz insanlar Şakakları ölüm teriyle yıkandığında Ölmekten… sündüz yaşar (sunduzyaşar)
Anlam dolu şiiri okumaktan keyif aldım Kutluyorum usta kalemi, yüreğine sağlık üstad ______________________________________________Selam olsun dost kaleme
Daha insani, daha güzel bir dünyada yaşamak denince ilk önce değişim akla gelir. Bir takım şeyler değişmelidir ki, kendisinden hoşnut olunmayan mevcut durum yerini daha iyisine bıraksın. Peki bu nasıl olacak?
Herkesin kafasında az çok bir yanıt bulsa da, bu soruyu yanıtlamak aslında görece zordur. Ama en azından bir noktada çok fazla görüş ayrılığı olmasa gerek: Değişim için öncelikle insanların değişmesinin gerektiği. İyi de kim bu değişmesi gereken insanlar?
Çok defa bu sorunun yanıtı dışarda aranır. Birileri değişmelidir. O birileri de çoğunlukla başkalarıdır. Oysaki değişim başkalarının değişmesini beklemekle gerçekleşecek bir süreç değildir. Belki başkalarını değiştirmek şu veya bu nedenle mümkün olmayabilir. Ancak insanın kendisini değiştirmesi - eğer değişimin mümkün olduğu varsayılırsa - en yakında duran adımdır. İnsanın kendinde yapamadığı değişimi başkasından beklemesi boş hayaldir. Kendisini mükemmel, değişmesi gerekmeyen bir halde görerek başkasından beklenti içinde olmak ise bu alanda düşülebilecek en büyük yanılgıldır belki de. Çünkü insan ne kadar gelişkin, olgun, bilgili olursa olsun, daha insani, daha bilinçli olma yönünde atacağı adım her zaman fazlasıyla vardır. Ve asıl önemli olan da budur. Çünkü bireyi evrenin sonsuzluğu, toplumun büyüklüğü karşısındaki orantısız gücü ve imkânlarıyla birlikte düşündüğümüzde, ve tam da bu nedenle, belki dışımızda hiçbir zaman yapamayacağımız bir değişikliği kendimizde yapmakla bir nebze olsa istenilen yöne ilerlemiş oluruz. Ve bunun mutluluğu kendimizde yapabileceğimiz değişikliklerin niteliği ve büyüklüğü ile doğru orantılıdır. Ve bu da olumlu çabalarla varılabilecek olan aşamaların en mütevazi olanıdır. Dahasının yolu elbette açıktır ve bu heyecan verici olandır.
Mavi Şaire Sündüz insanın kendinde yapabileceği değişiklikleri o kadar özlü ve şiirsel ele almışki bu sıkıcı metin aslında gereksiz bir karalama olarak kendini ifade etmektedir.
Aslında can alıcı soruyu sormuşsun değerli yorumunla değişim diyoruz da kim bu değişmesi gereken insanlar...İnsanlara baktığımda biraz sohbet ettiğimde görüyorum ki pekçok insan kendini ifade ederken toplumun iyi denilen değer yargılarıyla ifade ediyor buna bende dahil iyi ama kime göre iyi neye göre güzel doğru hangisi veya doğru varmı...Değişilmesi gereken yer neresi .. Bir cenaze evinde kahkaha atan birini görsek hemen yargılarız tuhaf bakarız oysa kahkaha atmak her zaman güzeldir gülebilmek güzeldir orada beklenen üzgüntülü bir yüz ifadesidir ve genelde böyle yapan birine tepkimizi koyarız onun o an için hangi ruh ifadesiyle kahkaha attığını düşünmeden...Buna benzer pek çok olguda toplum bizi şekillendirir ve biz toplumun kurallarına göre davranmaya başlarız ama toplumdaki her kural gelenek görenek iyi midir doğrumudur diye sorgulamayız bile hazır iyiler kötüler iyilikler kötülükler sunulmuştur bize ve öylece şartsız kuralsız kabul ederiz olduğu gibi.. Böyle oluncada öyle duvarlar öreriz ki kendimize dışardan gelen olumsuz sesleri duymayız bile çoğunlukla ve direk savunma mekanizmasını işletiriz ama şundan böyle diyerek...Çoğu zaman düşünmüşümdür insan doyacağı kadar yese gereksinimi olanı giyse ve buna göre çalışsa dünyada aç insan olurmuydu diye tabii burada sistem sorunu devreye giriyor...Tüm bu şartlarda yine senin sorduğun soruya takılıyorum değişmesi gereken kim.. Sistemin kendine neler dayattığını nasıl bir dünyayı layık gördüğünü bilmeden değişim olabilir mi....Önce farkındalıklar çoğalabilmeli neye nereye gidiyoruz bu yaşam insancamı diye sonra kişi kendine bakabilmeli bunun için ben ne yapıyorum ve tekrar kendine dönmeli iyi ne demek tüm bunların farkındalığından sonra ancak değişim olabilir...Bunun içinde bilmek gerekir... Elbet değişimin bir başka boyutuda insan toplum kurallarıyla bütünleşmiş bir şekilde harmanlanmışken birden bire değişmelisin denildiğinde afallayıp kalıyor çünkü bu değişim bütününe zarar verecek diye korkuyor.. Öylesine bütünleşmişki kendi doğrularıyla işte burada kavgalar başlıyor savunma mekanizması devreye giriyor.. Ama ama ama lar çoğalıyor...o yüzden ben beyaz bir sayfa açtım değiştim demekle değişim olmuyor bu bir süreç işi belkide uzun bir süreç onun için önce farkındalık sonra istemek sonra uygulamaya geçmek gerekir diyorum naçizane... Bu değerli yorumuna bende kendi düşüncelerimle birşeyler katmak istedim naçizane okuyup böylesine değerli bir yorum yaptığın için ki (yorumuna karalama demen beni üzmüştür) çok çok teşekkür ederim her daim sevgim saygımlasın
Aslında can alıcı soruyu sormuşsun değerli yorumunla değişim diyoruz da kim bu değişmesi gereken insanlar...İnsanlara baktığımda biraz sohbet ettiğimde görüyorum ki pekçok insan kendini ifade ederken toplumun iyi denilen değer yargılarıyla ifade ediyor buna bende dahil iyi ama kime göre iyi neye göre güzel doğru hangisi veya doğru varmı...Değişilmesi gereken yer neresi .. Bir cenaze evinde kahkaha atan birini görsek hemen yargılarız tuhaf bakarız oysa kahkaha atmak her zaman güzeldir gülebilmek güzeldir orada beklenen üzgüntülü bir yüz ifadesidir ve genelde böyle yapan birine tepkimizi koyarız onun o an için hangi ruh ifadesiyle kahkaha attığını düşünmeden...Buna benzer pek çok olguda toplum bizi şekillendirir ve biz toplumun kurallarına göre davranmaya başlarız ama toplumdaki her kural gelenek görenek iyi midir doğrumudur diye sorgulamayız bile hazır iyiler kötüler iyilikler kötülükler sunulmuştur bize ve öylece şartsız kuralsız kabul ederiz olduğu gibi.. Böyle oluncada öyle duvarlar öreriz ki kendimize dışardan gelen olumsuz sesleri duymayız bile çoğunlukla ve direk savunma mekanizmasını işletiriz ama şundan böyle diyerek...Çoğu zaman düşünmüşümdür insan doyacağı kadar yese gereksinimi olanı giyse ve buna göre çalışsa dünyada aç insan olurmuydu diye tabii burada sistem sorunu devreye giriyor...Tüm bu şartlarda yine senin sorduğun soruya takılıyorum değişmesi gereken kim.. Sistemin kendine neler dayattığını nasıl bir dünyayı layık gördüğünü bilmeden değişim olabilir mi....Önce farkındalıklar çoğalabilmeli neye nereye gidiyoruz bu yaşam insancamı diye sonra kişi kendine bakabilmeli bunun için ben ne yapıyorum ve tekrar kendine dönmeli iyi ne demek tüm bunların farkındalığından sonra ancak değişim olabilir...Bunun içinde bilmek gerekir... Elbet değişimin bir başka boyutuda insan toplum kurallarıyla bütünleşmiş bir şekilde harmanlanmışken birden bire değişmelisin denildiğinde afallayıp kalıyor çünkü bu değişim bütününe zarar verecek diye korkuyor.. Öylesine bütünleşmişki kendi doğrularıyla işte burada kavgalar başlıyor savunma mekanizması devreye giriyor.. Ama ama ama lar çoğalıyor...o yüzden ben beyaz bir sayfa açtım değiştim demekle değişim olmuyor bu bir süreç işi belkide uzun bir süreç onun için önce farkındalık sonra istemek sonra uygulamaya geçmek gerekir diyorum naçizane... Bu değerli yorumuna bende kendi düşüncelerimle birşeyler katmak istedim naçizane okuyup böylesine değerli bir yorum yaptığın için ki (yorumuna karalama demen beni üzmüştür) çok çok teşekkür ederim her daim sevgim saygımlasın
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.