5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1120
Okunma

Çürütür bulut,bulut esmeyi küf
Yalnız gözleri karası
Saçları lepiskası
İğnelenir yastık,yastık düş düşüş
Son umutla açılır perdeler
Ve bir kavonoz dipli dünya büzüşür cam kavonoz da
Ellerinde sımsıkı tutuğun mahremiyet
Ve çatlar bir dağ başı
Yağar ahmak ıslatırcasına
Devrilmiş kapılar kol gezer
Akşamın ilk alacasında akşam
Hep bir başka bahara yeltenir kan
Sahipsiz mezra
Başımı nerede uyutsam naz
Soluksuz yaz uyanır
Ve yaşamak dediğim gerçek
Vurur inceden yalnızlık acılarını
Derinden bir of geçer
Bir köprü çöker geceye
Palası elinde
Dili belinde kuşluk vaktidir
Kuzuların sessizliği bakırın tendeki rengi
Yakama gök bezi dikilmiş bir hayat
Vurgundur
Yorgun
Akar gider göz yaşım
Kızılırmağın karanlıklarında
Ardından ağlanmamış gün
Yağmamış bulut
Toprağını öpmemiş tohumdur sonum
Geride yaşlanmışlığın dil bağı
Uçuşmuşluğun hazzı kalır
Gönlümün duvarına yaslı bir kent
Ay olur
Yıl olur
Gelmezsin sen ey sevgili
Dönmez
Zembilinde
Yaşamın aşkla kavgası olur
Omuzlarında yar gölgesi
Geçer bulut,bulut sarhoş
Ve bir başka bulanır yanaklarımda özlem
Bir tecir mal peşinde
Bir imam ezan
Yıkılır ömür beş vakit yalvarışa
Haram helal ayrımı yol ucumuz
Ve bir yerinde evren kana bulanır
Nerede başlar bu şehir
Nerede biter
Ya seslenişlerden alınmayan cevapsızlık hali
Göz ucundan kanayan mahşer
Derin mavi masal
Kimine kavun yediren dünya
Kimine kelek ayrımı
Ve tüm acılardan sonra yalvarıp yakarış tanrıya
Tüm bunların yaşanışında tanrım
Nerede başlar nerede göz gezdirirsin
Acılar büyüten kader
Nasılda öğütür sayfa,sayfa insanlığımı
Bir garibin haraza soluklanışında
Ayakkabıları eski
Utanıp hayıflanışında ki yoksulluk
Ve ayakları olmayanların ihtiyaçsız ayakkabı düşüncesi
Hatırlanır mı
Ya içi boş beşik
İçi boş elbise
Bir garip ölüp,ölüp dirilmeler derler
Destursuz düşünce
Besmelesiz tükeniş
Biraz daha hasret
Biraz daha mahşer yeri
Bir garip fukaralık edebiyatı
Bir garip zenginlik
Uçurumda bir tutam ota verilen can
Canan
Kan
Dilinde dil bağı
Kırbaçlandıkça can
Ve bir çalımlık kısrak çiltesi
Gölge etme başka ihsan istemem diyen hemşerim
Sinop lu diyojen
Şimdi kim bilir hangi menzilde güneş peşinde
Ben hangi mevsimde
Seninle sensiliklerdeyim söyle
Öyle özlerim ki tanrım
Öyle süzerim ki sevgiliyi
Halsiz kalıp düşerim tarihten silinmiş medeniyete
Şifresi çözülse de bir çözülmese de ellerimin
Her iki yanım cehennem
Her iki yanım yıldızlar ölüsü
Ve sen sevdam sen dik mezarıma sevdiğin en güzel kan çiçeklerini
kamil söylemez