34
Yorum
39
Beğeni
5,0
Puan
3228
Okunma


Türk Milleti ağlıyor, bebeler- eşler yasta
Çırpındıkça yürekler, daha beter yaralı.
Müjdeli şerbet sunar, melekler gümüş tasta
Yudumlayan civanlar, uçmak için sıralı.
Bir avuç kömür için; hayatımızı sunduk
Karanlığa dalarak, kömür tozuyla yunduk.
Evime ateş düştü; halimiz şimdi koma
Ne ocaklar söndürdün; kömür karası Soma!
Öfke burun ucumda, görevliler pür-telaş
Sokaklarım panikte, kamyonlar tabut taşır.
Cömert bu gün Azrail, ölüm ne kadar beleş
Ekranlarda simsarlar, durmadan yara kaşır.
Nasıl acı Ya Rabbim; feryat yürek yakıyor
Saçını yolan anam; siyah yazma takıyor.
İflahı mümkün değil, kalbe yapsanız yama
Ne ocaklar söndürdün; kömür karası Soma!
Talihim de kömürmüş, tıpkısı işim gibi
Refahı tadamadı yaşadığım şu hayat.
Ailemin durumu yoksulluğun en dibi
Üç-beş siyah zeytinle, ekmeğim dünden bayat.
Şimdi kimler tutacak yavrumun ellerini?
Savrulurken rüzgarda, saçının tellerini.
Ağlayan bebeğime, kim götürecek mama?
Ne ocaklar söndürdün; kömür karası Soma!
Dik dur ihtiyar babam, mezarımın başında
Gözlerinden tek damla, üzerime akmasın.
Çocuklarım emanet, daha üç-dört yaşında
Şu yalancı dünyaya, umutsuzca bakmasın.
Yokluğumu bildirme; yetimlik kışta ayaz
Dolanarak sarındım kefenim kardan beyaz.
Nefesim tükendikçe, eridim döndüm muma
Ne ocaklar söndürdün; kömür karası Soma!
İsmail Süklüm
(Şiirime yorumlarıyla destek olan gönül dostlarıma ve de güne layık gören seçki kuruluna teşekkür ederim.)
17 Mayıs 2014
Kastamonu
5.0
100% (41)