5
Yorum
16
Beğeni
0,0
Puan
1724
Okunma

gitmeyi sevdim
tekerleri yağmuru ezen otobüsün camından düşerken buğular
...
yolculuğun
yanı başımda duran kitabından okuyorum seni
üzeri dağ
altı arz bilinmeyeni görmelerin dövülmesinde
vedalara sarılı ihtiyar bir kadın mendili salladım geriye
unuttuğum
en unutulmaz düşün kapısıdır gözlerin
ve her açılıp kapanması
aşk dilediğim sonsuzluğu çağrıştırır
yol üstü
tek tük sıralanmış sıvasız umutlara
...
yalnızlığımı
bir küçük çantaya sığdırdığım sabahın sessizliğinde
sadece çığırtkan adamların
ekmeği toplama çabasını duyumsadım
gözlerimi alamadığım peronun silik rakamları
son bir yazı
son bir kimsesizliği tarife hazırlanıyordu
sen sadece
aklımın o an başlayan yağmurunda
bize çabaladığım değerleri ıslatmasını hissedebilirsin
ki
kaç yitik şiir gömdüm yağmurlu usumun cümlelerine
kaç pişmanlık serdim sulara kapılmış sel yıkılmalarına
şimdi solumun tecrit altına sakladığım yokluğunla
sonu hesaplarıma karalama olarak düşen uzakları sevdim
gitmeme alışmadığım bir sureti takarak asılsız yüzüme
asfaltın sağına düşen harflerin
yanı başındaki rakamları içiyorum
anladım ki
hiç geride bıraktığım olmamışsın
sadece kendini büyütene kadar var olmamı istemişsin
...
artık yüreğimin dağınıklığını görmezden geliyorum
yolculuğun süren tekerrür dolu anılarını
başımın altına yastık yaparak kapadım gözlerimi
üzerime serilen boşlukların soğuk kanamasıyla
gidiyorum hiç gitmediğim uzakların çocukluğuna
vedayı hak edenin olmamasına
söyleyemediğim bir çalıntı susmayı yerleştirdim dilime
ve ağır ağır kutsanan yolun içinde yenileniyorum
...
yeni bir başlangıcı zorlaya zorlaya kabul etmektir hayat...!