‘’Nasılsın ?’’ dedi adam…
‘’’Sen?‘’dedi kadın.
Adam, o an ilk kez kendini düşündü.
’’Ben" dedi,
‘’Ben nasıl olayım ki, her zamanki gibi,
Her zamanki gibi seni düşünmekle meşgulüm.’’

‘’Bana çok iyi geldin, moralim de yerine geldi,
Ruhum açıldı ’’ dedi kadın.
Açılan başka ne vardı baharda?
Çiçek vardı, gül vardı, lale vardı,
‘’ Tomurcuklara don vurup, dolu yağmadıysa,
Morali de iyi olur insanın’’ dedi adam.
‘’Yine de havalar nasıl olursa olsun,
Bizim havamız güzel olsun.’’ dedi kadın.

‘’Dolu" dedim de aklıma geldi,
Dolu dolu yağ!
Yağ da, toprak, yağmur koksun,
Sen bu gün pek duygulu, pek dolusun,
Gel!
Gel sarıl boynuma,’’ dedi adam sevinçle.

‘’Sarılayım,
Sarılayım ve kendimi sana vereyim.’’ dedi kadın.
‘’Zaten benimsin, hiç gitmedin ki benden.’’ dedi adam.
‘’İster sarıl, ister öp, ne edersen et,
Yeter ki üzme beni.’’ dedi kadın...

‘’Çık’’ dedi adam.
‘’Dışarıya çık ve gökyüzüne bak,
Bulut kümeleri göreceksin,
Sonra kendini bile zor ısıtan güneşi.’’
‘’Ben" dedi adam,
‘’Ben, şimdi senin baktığın o yerlere bakıyorum,
‘’İşte, güneş gibi aydınlandı yüzün,
Bulutlar misali ağlamaklı da değilsin.
Ölüler konuşamaz, onlar üşümezler de,
İşte onlardan bir farkımız olmalı,
Elimi uzatsam sanki sana dokunacağım,
Bak, nasıl da mutlu mutlu nefes alıyorsun,
Gözlerin nasıl da sevinçli,
Mesafeler hiç bu kadar yakın olmamıştı,
Gökyüzünde silüetini görüyorum sanki,
Bana ne de güzel gülümsüyorsun,
Gözlerin ışıl ışıl, ilk ben fark ettim,
Senin eşsiz güzelliğini görünce,
Yalanım yok, sende park ettim,
Başka cümleler kurarsam bitmez kelimeler,
Bu yüzden şimdilik kısa kestim,
Ama, yarım yamalak kalıyor cümlelerim...
‘’Yarım yamalak’’ dedim de,
Sevgiler nasıl yarım olmazsa,
Benden de sana, kucak dolusu sevgiler...
Hay Allah, yine eksik kaldı kucağım,
Şimdi susmak zamanı, biz işimize bakalım,
Ahırdaki inek bile doymaz, yemezse samanı,
Evvel mi, sonra mı, yok bunun zamanı.’’ dedi adam.

‘’Ağlamaların‘’ dedi kadın,
‘’Ağlamaların hep sevinçten olsun,
Her günün huzurlu, mutlu, keyifli,
Bayramın olsun! ‘’
‘’Hayır!" dedi adam,
‘’Her günümüz bayramımız olsun!
Hatırı kalmasın gözlerinin,
Kırk yıl hatırı var içilen kahvenin,
Bir de ‘Sen!’’
Kırk bir eder...
Kırk bir kere maşallah,
Yağarken kırk ikindi yağmurları,
Seyredeyim gözlerinin rengini." dedi adam.

Yağmura karıştıkça göz yaşları,
Kadın ilk kez sevinçten ağlıyordu…


Vecdi Murat SOYDAN
(Yaşanmamış Aşkların Şairi)
29/04/2014-Isparta- Saat : 13.35