17
Yorum
47
Beğeni
0,0
Puan
4552
Okunma

...
I
Pambık’a
...şimdi sen gidersen
çerçeveler devrilir, kırılır içinde buluştuğumuz resimler
kalp gibi
kol gibi
saçılır son nefes gibi -cam kesiği gülüşler-
sen gidersen
ben kimin gözlerinden yeşil üzümler toplarım
kim susarak bana sayfalar dolusu
-şiir anlatır-
yazamıyorum bak o çok sevdiğim Lucien’e de
iki satır
yok ne olur gitme
bu gece de ayağımın ucunda uyu
ellerimi öp
ya da ben parkede yatayım ayağının ucunda
tıpkı az önce susarak konuştuğumuz gibi
bir ömür uyuyalım ama birlikte
sen insan ol -ben kedi-
II
yırtık ayakkabılı çocuğa
çocuk denince
şeker çikolata, saç tokaları ve pantolon askıları
bir de bayramlarda arkasına doluştuğumuz kamyonlar geliyor aklıma
ve babamın limonla taranmış saçları
annemin utangaçlığımı gizleyen eteği
çocuk deyince biri
yırtık ayakkabılar içi bos kumbaralar
ve yetim çiçeklerl açan mezarlıklar
hani sallansa dünya bir an
yer değiştirse zengin ve yoksullar
"ya da her çocuk eşit doğsa"
III
yaşlı adama
hayal kurardım çocukken
(fransız fakirhanesinde)
ellerimde, dirseklerime kadar şefkat eldivenleri
belki bir omuza şal örtecek
bir omuza baston olacaktım pazar günleri
dışı içinden daha zavallı mıydı?
pencereleri güneşe küskündü
oysa ortancalar rüzgarla öpüşürken pervazında
küpe çiçekleri akşamı iple çekmeliydi
gençlik anılarına kulak kabartmak için
kuşlar kahkaha sesleriyle havalanmalıydı göğe
sitem taşımalıydı bileklerine bağlı okunmaz mektuplarla
vefayla geri dönmeliydi sonra, paçalarından para sızan yüreklerden
-kırlangıç mevsiminde-
şimdi ben de yaşlanıyorum ve blraz da hastayım
kendime bir huzur evi seçmeliyim on beş yıl sonrasına
hem zaten şu hayatta
bir çocukları
bir yaşlıları
-bir de kedileri çok s e v d i m-
de_soulmate