1
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
1005
Okunma
bu yaz kapılarını anlatamayız
nasıl bir aydınlık
gelirdi uzaklardan bizi uyandıran
sarı kamışlar göğe kaval çalarken
ıslanmak gibi kaygısız
nereden ve nasıl geçtiniz
bütün çocukluklar ve onların kaleleri
ve büyülü elleri ile sanki
her şeyi yeniden yaratacakmış gibi
bir şarkının üstüne basarak çıkılan ağaç dalları
yaprakların arasında kirli yüzümüz
bilmem nasıl oyalarım sihrini
bütün olacaklara hazırlıklıymış gibi
göğsümü tazeleyişin ılık meltemlerle
ve yormayışını
geçmişimizden uzaklaşan bahçe
haydi uyandır ve anlat bize
kuşun çıkarken yokuşa yorulduğunu
düşerken hafifleyişini sığdır elime
daha bir rahat kirpiklerim
ve daha bir uzun
inanmaktır deyişini anlat kalbime
yazın ortasında günahlarını söğütlere yaslamış
pişmanlıklarımız olabilir
su içerken yalanlarla anımsadığın duygularımı
çözebilmek için geldim sana
sesim ince bir ayrıntıdır
affediyormuş gibi sanki
düşlerimizin ötesine baksana
çok gelip geçti çocuk çok gelip geçti
ardında yürüyen sepetine ninniler asmış
ağlasak mı rüyalarımızı kapılıp
sevinsek mi gözlerimizi kapatıp
unutsak mı yaşadıklarımızı
olanları hiç duymamış gibi.