0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
737
Okunma
Benim trajik ikizim ölümdür dedi yaşam.
Vurgulamadan,
Ses tonunu hiç şaşırtmadan.
Aynı rahimde beslendik dedi.
Aynı sancıyla doğrulduk
kanın,
ve terin,
ve anlamlı anlamsız bir sürü sıvının içinde.
ve aynı sütle zehirlendik.
aynı masal annelik etti bize.
Şimdi tanrının yüzündeki sinsi teselliden,
kendimize yargılar biçiyoruz.
ölçülerimizi almadan irili ufaklı hikayeler dikiyorlar,
üzerimize zimmetli paragraflardan
biçimsel zevkler
ve biçimsel acılar araklıyoruz.
Engin ve sonsuz kumaşların
eğreti ve soysuz iğnelerin elinde
nasıl değiştiğini,
ete ve kemiğe nasıl anlam verdiğini görüyorum.
ve sözcüklerin de tıpkı ipek kumaşlar gibi insanı sarabildiğini.
ipekten sözcüklerin et ve kemik olabildiğini.
oysa...
Et ve kemik biçimsizdir.
Tanrı biçimsizdir.
Aşk ve hayat,
ruh ve ölüm biçimsizdir.
trajik olan
yaşamak ve ölmek değil,
yaşıyor veya ölüyor gibi yapmaktır sadece.
ve oluyor ya da ölüyor gibi yapmak biçimsizdir.