Mehmet henüz çocuk denecek bir yaşta rüyasında gördüğü bir kıza âşık olur. Aradan dört- beş yıl geçer artık Mehmet bir lise öğrencisidir. Yeni bir ders yılının başlangıcında okula gelir. Aa! O da ne? Rüyasında âşık olduğu kızla karşılaşır. İkisi de donup kalırlar. Yalnız bir sorun var biri öğrenci biri öğretmen. Üstelik Fitnat öğretmen Mehmet den üç yaş büyüktür. Bu sevgi öyle büyük bir sevgi ki yaş farkını, öğrenci – öğretmen olma durumunu aşar birbirlerini delice severler. Dünya var olalı engelsiz aşk olmamıştır. Buna da bir engel mutlaka çıkacaktır.
Fitnat öğretmen okul idaresiyle başörtüsü yüzünden problemler yaşamakta zaten. Çok geçmez bu aşk olayı okul idaresince duyulur. En kısa bir zamanda ya evlenirsin biriyle ya da bir raporla seni okuldan uzaklaştırırız diye tehdit ederler Fitnat öğretmeni.
Mehmet fakir, Mehmet öğrenci, babası vefat etmiş, bir desteği yok. Mecburen boyun eğer bu ayrılığa… Ve Fitnat evlenir bir başkasıyla. Bu arada Mehmet’in annesi de vefat eder. Bu iki acı birden Mehmet’e ağır gelir, on beş gün hastanede tedavi görmek zorunda kalır.
Mecburen iki âşık sevdasını kalbine gömer. Zaman her şeyin ilacı, zamanla unuturuz derler ama aradan on yıldan fazla zaman geçmesine rağmen unutamazlar. Öyle görünüyor ki ömür boyu da unutulmayacaktır bu sevda.
Bu hikâyeyi duyunca âcizane şairliğim aklıma düştü Mehmet’in duygularını şöyle dile getirdim.