0
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
1420
Okunma

Gün sabaha hoşgeldin telaşında
Gece çoktan minder atmış uyku sarhoşluğuna
Güneşin sıcacık gülüşü alın terimi okşamakta
Yeni doğan sabaha merhaba
Işıl ışıl saçları kocaman bakışlarıyla
Ensemin soğuk duvarına yaklaşmakta
Ateşi cehennem volkanı olsada
Cennet sıcaklığıyla içimi ısıtmakta
Bir şeyler ters gitmeye başlamıştı
Güneş bana küsmüş üzerimden ışığını kesmişti
Mafya tipli üç beş bulut belkide haraca gelmişti
Zorba yıldırımları kabadayı şimşekleriyle
Ben güne damlıyordum gökyüzü bana ağlıyordu
Adına yağmur dedikleri hüzünler yağıyordu
Her damla gözyaşlarımda çoğalıyordu
Bitmeyen çığlığın çaresiz haykırışlarıyla
Kendimi benliğime benliğimi sokağınıza bıraktım
Kaldırımları sesiz, kalabalığı ıssız, yürek korkusuzdu
Patlamış logarlar kirli suları çilekeş yolları
Terkedilmiş coşkuyla karşıladılar duygularımı
Sokağınızdan geçiyordum soluk soluğa
Bir ev sıvası eksik duvarları çırılçıplak
Bastonunundan yoksun yaşlı çınar
Oysa yağmur iyice azmıştı fahişe kıvraklığıyla
Tanrılarmı ağlıyordu yoksa delice
Nasıl yağardıki yağmur her gün her gece
Yüzümü okşuyor bedenimi hırpalıyordu delice
Gırtlağına yapışı canını verdi yoksul ev son nefesinde
Bir ses yankılandı kulağımın limanında
Ağıt değildi türkü değildi bilmediğim şarkıydı
Sanat musikisi nihavent makamımıydı peki neydi
Vurdu geçti ıslak bedenimin yorgunluğuna
Kediydi galiba belki bir kuş öksüz kanarya
Yoksa süs köpeğimiydi
Kokana ablanın sıkılıdığı herhangi bir hediyemiydi
Sahi içimi böylesine acıtan bu ses neydi
Merak içinde döndüm sese baktım ses bana baktı içimi yaktı
Biri kıvrılıvermişti taşların merhametli gölgesine
Açtı çıplaktı ama onurluydu baktı baktı bana birdaha baktı
Oysa utanmaya bile yüzüm kalmamıştı keşke yer yarılsaydı
Kendi kendine kızıyor söyleniyor sövüyordu
Her kelimesi gelmişine geçmişine diyebiliyordu
Bir çocuk dokuz yaşlarında son nefesinde ölüyordu
Ben gözlerine baktım yüreği beni yaktı baktı baktı sadece baktı
Daha ne oldu demeye kalmadan başladı söze
Oysa ben et sevmemki dedi onurlu kibiriyle
Babam ayda bir kez tavuk alıyor onu bile yemiyorum
Diye mırıldanabildi aç biçare sesiyle
Biz yedi kardeşiz daha dördü ekmeğe muhtaç
Babam sakat anam kaç gündür halsiz aç
Küçük kardeşim hasta yok çare alamıyoruz ilaç
Anlattı anlattıda insanlığımdan utandım
Sahi abi bugün bayrammış dedi
Dindarlar kurban kesti pirzolamı yedi
Abi bizimkiler kemik bile göremedi
Yıktı beni can evimi parçaladı geçti
Bizim komşuda bize et getirmiş
Kemiği iyice temizlemiş yağın en iyisini göndermiş
Yağ yiye yiye midem firarda yüreğim ağzıma gelmiş
Sarıldım gözyaşlarına birdaha öldüm
Zaten dişlerime doluyor canımı yakıyor
Ne biçim et ağzımda erimiyor midemi yakıyor
Yok abi yok şu insanLarı anlamıyorum
Sarıldı çıplak bedenine yumdu gözlerini derinliklere
Ayhan Aslan