4
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1442
Okunma

Kalbimdeki kabuk bağlayan yaraya...
Gün ağırmadan düştüm uzun çetin yollara
Alnıma kefen takıp uçurumlara koştum
Bazen sıkı tutundum sığındığım kollara
Asi bir nehir gibi anılarımla coştum
Boşlukta sallanırken hüzünlerim düşmeden
Yerçekimsiz sancılar birikti gözlerimde
Mazim sağanak gibi zamana üşüşmeden
Yandım yakıldım bazen sönmeyen közlerimde
Hiçbir yağmur inmedi gözümden yanağıma
Hiçbir el dokunmadı omuzlarıma dostça
İlk kez bu denli güçlü ölüm taktım ağıma
Yürüdüm ecelime hayattan kaça kaça
Yürüdükçe uzadı alnımın yazısında
Tokat gibi yapıştı zamana çocukluğum
Derinlerde saklanan tokadın sızısında
Mor halkalar bıraktı bu an’a çocukluğum
Unutma ben seni hep güzel anmak istedim
“Belki bir sabah güneş yeniden doğar” dedim
Ben kalbinin külünde nasıl yanmak istedim
“Aydınlıklar sonunda geceyi boğar” dedim
Sedasız çığlığımı duyan olmadı yazık
Yine kendi içime gömülüp öldüm çoktan
Felaketin rüzgarı eserken ılık ılık
Toprağımda el açıp “huzur” diledim Hak’tan
Gülüşüm gülüşüne dokununca rüyamda
Masum papatyaları topladım gamzemizden
Sonra kelepçemizi taktım kendi dünyamda
Uzaklaştık hızlıca “mutluluk” gayemizden
Geçmişe tünel kazan kaçak bir yolcuyum ben
Bu aralar tuhafım korkutuyor bu halim
Kanımı yeniledim genlerimde yoksun sen
Bil ki tükenmeyecek hayalle hasbihalim
5.0
100% (10)