7
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
1552
Okunma

Sarılmış sarmaşıklar, yedi veren güller zamana
Tükenip giderken saniyeler, durup bekler sanırsın inatla
Vakti gelince şımarık bülbüller öter şen şakrak
Sonra yel üfürdü, su götürdü misali akar saatler
Rüzgarın savurduğu yaprakları toplamak bize düşer
Ağlamak yakışmaz bize feryatlarla
Her şeye rağmen hayat devam ediyor derken
Ne sen o eski sen
Ne ben o eski ben
Bir rast terennüm ederken
Heyecanla..
Evla bir ışık beliriyor göklerden
Med cezirler bizi nereye götürecek bilmeyiz belki
Kader çizgisi denilen eşikten atlarken
Alnına düşen bir tutam perçem misali gölgeler
Hayalini haykırdığın siyah beyaz resimler
Dudaklarında belli belirsiz dejavu ezgisi
Tuhaf değil mi ?
Akasyalar çiçek açarken
Sarı sabır çiçeklerini sularken
Bıraktığın gibi değilim özetlerken
Ne sen o eski sen
Ne ben o eski ben
Gülümserken
Hatırlar mısın bilmem
Dilek tutardık kayan yıldızları sayarken
Dip notlarımın kuruyan mürekkebi
Salaş bir akşamın hikayesi
Kurumuş çiçekler defterimin arasındaki
Pervasızca kopardığımız takvim yaprakları
Konduramadığımız kifayetsizliklerden
Anlatmak isterdim bir bir her bir demi
Ömür yeter mi ?
Ne sen o eski sen
Ne ben o eski ben
Derken..
Canlanıyor dün gibi
Kardaki ayak izlerimizi
Kristalleşen beyazlara bürünmüş gelin teli
Ağaçlar hiç yaprak dökmezdi
Ne mevsimler geçti
Dönerken dünya hissettirmeden
Sana bir sır vereyim mi
Aynı renkleri göremiyorum şimdi
Ya sen..?
Yine aynı gün
Yine aynı saatteyim
Yağmurlar yağıyor üşütmeden
Islak ıslak geçiyorsun gözlerimin önünden..
Söyle bana..
Ne bu kalabalık
Ne bu tören..
HAZAN