4
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1108
Okunma
Güneş ölümü mırıldanarak doğarken
Ben siperimde silah arkadaşlarımla birlikteydim.
Siyahı ve bir daha geri gelmeyecek günleri düşünüyordum.
Önümde uzanan mavi deniz adeta çığlık atıyordu.
Gözlerim uzaklara doğru odaklanıyordu.
Ve ben donup kalmıştım gemileri gördüğümde.
Ayılar acıkmıştı ve tek yemekleri bizdik.
Bulutların yer yeryüzüne düştüğünü sanmıştım.
İlk bombalar yağmur gibi yağarken üstümüze.
Ve o sesleri hala hatırladığımda gözlerim yaşarır.
General daha fazla düşünmeme izin vermiyordu.
Düşmanı işaret ederek bize bağırıyordu.
Süngümü taktım ve arkama bile bakmadan koştum.
O anki duygularımı yabancı bir gencin gövdesine batırdım.
Çevremde kayan yıldızlar görüyordum.
Ve öldürdüğüm her asker için üzülüyordum.
Arkadaşlarımın yarısı ölmüş yarısı zaten ölmekte.
Evcil köpekler gibi bağlamışlar bizi bu cehenneme.
Ve aylar sonra general yanına çağırdığında beni
’’Aferin oğlum, seninle gurur duyuyorum’’ diyerek
Göğsüme altın kaplı bir madalya astı.
Keşke onu diğer arkadaşlarıma da assaydı.
5.0
100% (8)